Bu sikik laser Tag lobisinden biri burada ne arıyor? | Open Subtitles | وما الذى يفعله شخصٌ يحب "ليزر تاغ" في هذا المكان |
Randolph'ların aile doktorusunuz bu yüzden Tag'in saçını rahatlıkla elde edebilirsiniz. | Open Subtitles | أنتَ طبيب عائلة (راندولف)، لذا بإستطاعتك (بسهولة الحصول على شعر (تاغ |
Atari salonları, Laser Tag falan. | Open Subtitles | أتعرف, ذو أروقة ولعبة "ليزر تاغ" وما إلى ذلك |
Frank Korver, Tanker Lutz, Tut Beemer, Tug Phelps, Vernon Freedom, ben. | Open Subtitles | (فرانك كروفر), (تانكر لاتز), (تات بيمر) (تاغ فيليبس), (فيرنون فريدوم), و أنا |
Carlton Daniels, namı diğer "Tug" Daniels, | Open Subtitles | (كارلتون دانيلز) المَعروف أيضاً بـ (تاغ دانيلز) |
- Kirk, ağlayabilirsin. Tugg sen de öyle. - Sağ olasın. | Open Subtitles | كيرك) ، يمكنك البكاء وأنت يا (تاغ) يمكنك البكاء) - ! |
Aptalca dev bir eğlence merkezi için işte bilirsin işte, atari oyunları ve lazer Tag benzeri şeyler için. | Open Subtitles | لأجل أمر غبي كمجمع مبتذل ترفيهي أتعرف, ذو أروقة ولعبة "ليزر تاغ" وما إلى ذلك |
Asistanım Tag öğlenleri büroda mekik çekiyor. | Open Subtitles | أجل لكن مساعدي (تاغ) يقوم بالتمارين الرياضية في المكتب خلال الغداء |
Asistanım Tag'i dışarı çıkarmaya ne dersin? Ben ödüyorum. | Open Subtitles | ما رأيك بأن تخرج مع مساعدي (تاغ)، أنا سأدفع |
Tag, çok sayıda kadınla beraber olmak iyi bir şey değildir. | Open Subtitles | (تاغ)، هناك فعلًا ما قد يعتبر عدداً فائقاً من النساء |
Sadece Tag'di. Bilirsin, Cher gibi... | Open Subtitles | كان تاغ وحسب، تعرف، مثل شير... |
Arlo'nun annesi onu laser Tag'e götürüyor, belki ben de onunla gidip, günü onun annesiyle geçiririm. | Open Subtitles | (والدة (آرلو) ستصحبه إلى (ليزر تاغ لذا قد أذهب معه فحسب وأمضي اليوم مع أمه |
Annenler yok demek, yer yatağı olmaması TV'nin bana kalması uyanıp da Tag'in pijamalarını bulmak zorunda kalmamam demek. | Open Subtitles | لا والدين يعني لا مرتبة هوائية ولا مشاركة في التلفزيون لا إستيقاظ على محاولات (تاغ) الوصول لرف عالي في قميص نومه |
- Hayır vermeyeceğim.Tag Heuer lan bu. - Benim bileğimde hiç yok ama. | Open Subtitles | (ـ لن أعطيه هذه، إنها (تاغ هوير ـ هذا معصم بدون ساعة |
Bak, Tug Daniels'i az tanırım. | Open Subtitles | انظُر، أنا بالكاد التقيتُ بـ(تاغ دانييلز) |
Tug Daniels'ın bir hain olduğunu anlamak için dahi olmaya gerek yok. | Open Subtitles | لا يحتاجُ الأمر لعبقري لكتشاف أنَ (تاغ دانيلز) خائِن |
- Tug Daniels... 3 S'den dolayı suçlanacaksın: | Open Subtitles | - (تاغ دانيلز) تمَ اتهامُكَ بثلاثَة تُهَم: |
Sen ve ben dikkatli olmazsak, sonumuz Tug Daniels gibi olacak. | Open Subtitles | إذا لَم نكُن حذرين أنا و أنت، سينتهي بِنا الأمر مثلَ (تاغ دانيلز) |
Şerif dedi ki Tug O'Dell'i kasabada görmüşler. | Open Subtitles | أخبرني الشريف أنه تمّ رؤية (تاغ أوديل) في البلدة |
Kirk'ün dışında filmdeki diğer yıldız, aksiyon oyuncusu Tugg Speedman. | Open Subtitles | (محاولته الإشتراك في عمله مع (كيرك (حدث مفاجيء لـ(تاغ سبيد مان |
Bunun için mızmızlık etmeyeceğiz, Tugg. Sen büyük bir yıldızsın. | Open Subtitles | أقصد إني لن أضع السكر علي هذا ، أنت نجم مشهور يا (تاغ) ، أتفهم ؟ |