| Tayland'da 19 yaşımda ameliyat olurken de benimle geldi. | TED | وهي أيضًا كانت معي حين خضعت لعملية الجراحة في تايلند في عامي التاسع عشر. |
| - Orjinal mi? Oh, hayır, sahte. Tayland'dan almıştım. | Open Subtitles | أوه، لا إنه مزيفة، اشتريتها من تايلند العقرب الآخر لا يتحرك |
| Oh, hayır, sahte. Tayland'dan almıştım. İkinci elleri bile bulunmuyor. | Open Subtitles | أوه، لا إنه مزيفة، اشتريتها من تايلند العقرب الآخر لا يتحرك |
| Onun aklını, kendi dumanlı yolculuklarımdaki ucuz düzmece erotik hikayelerle doldurup, Tayland'a yollayan benim. | Open Subtitles | فأنا من أرسلته إلى تايلند بحثاً عن صافرات رخيصة وملئت رأسه بحكايات مثيرة زائفة عن مغامراتي مع الأفيون. |
| Bay Barker 11 yaşındaki oğlanlarla seks yapmak için şirket parasıyla Tayland'a gidiyor. | Open Subtitles | طار السيدباركر على حساب الشركة الى تايلند لممارسة الجنس مع ولد يبلغ 11 عاما |
| Forida'ya doğru yola koyulabilirim sen de Tayland'a ya da beynini patlatacak başka bir yere gidebilirsin. | Open Subtitles | وأنت ستكون في الطريق إلى تايلند أو أي مكان تستطيع السكر والنكاح فيه |
| Pazartesi öğleden sonraki toplantı süresince Tayland'da olacağız. | Open Subtitles | طوال ما نحن في تايلند للإجتماع يوم الإثنين عصرا |
| Lisa , eşyalarını topla, benimle Tayland'a geliyorsun. | Open Subtitles | ليزا، أحزمى أشيائك أنت ستجيئين معي إلى تايلند |
| Tayland ve Kamboçya'ya sevkiyat yapıyoruz. | Open Subtitles | حسنا، لدينا شحنات تذهب إلى تايلند وكمبوديا |
| Tayland'da bir karnavalda cam yemek gibi özel bir gösterim vardı. | Open Subtitles | في تايلند,حصلت على عمل في الكرنفال وكان عرضي ان اكل الزجاج المكسور |
| Tayland yemeği sipariş ettim ve çok açım. | Open Subtitles | أنا طلبت من حديقة تايلند وأنا سريع الى حد ما. |
| Çok tatlısınız, ama ben asla Tayland'da bulunmadım. | Open Subtitles | انت جميلة , لكنني لم اكن في تايلند ابداً |
| Bazıları Avrupa'da, bazıları hatta Tayland'da, Japonya'da olduğunu söylüyor. | Open Subtitles | البعض يقولون أنه في أوروبا والبعض يقولون أنه في تايلند ربما في اليابان |
| Altı gün önce Tayland'da elçiliğe gidip teslim olmuştu. | Open Subtitles | سلم نفسه للسفارة في تايلند مريضاً كالكلب |
| Tayland'tan getirdiğin şu silahlar için bir açıklama yapmak zorunda değildin ama. | Open Subtitles | لم يكن صعبا عليك ان توضح عن الاسلحة من تايلند |
| Soygundan sonra zanlılar Tayland'a kaçmaya çalışmışlar. | Open Subtitles | لقد خطط المجرمون الهرب الى تايلند بعد عملية السرقه |
| Tayland gezisi kazanmış ama burada elbiselerine kadar soyuldu! | Open Subtitles | ربح جائزة للقدوم إلى تايلند ولاكنه حصل هنا على سرقة تعرية كاملة |
| Klibin ertelenmedi. Normal program devam ediyor. Öbür gün Tayland'da olacaksın. | Open Subtitles | لذا عندما تذهب بعد غد إلى تايلند تأكد من أن تحضر كريم بي بي |
| Tayland'dan geldi. Ben de onlara bayılıyorum. | Open Subtitles | إنها من تايلند و أنا لدي فضول للتايلنديين |
| Son haber aldığımızda erkek kardeşi Tayland'da bitmeyen ergenliğini yaşıyordu. | Open Subtitles | أَخّوها كَانَ يَتمتّعُ ب المراهقة الممتدة في تايلند آخر مَرّة نحن نَسْمعُ عنه. |
| Birincisi Thailand'dan, ikincisi ise Phuket'den. | TED | الأولى من تايلند و الثانية من جزيرة فوكت كذلك |
| Taylandlılar 19. yüzyılın ortalarından beri çatal kullanırlar. | Open Subtitles | تايلند عرفت الشوكة منذ النصف الثاني للقرن التاسع عشرِ |