| Bu sularda çok yaygın bir hastalık, bu yüzden yutma sakın. | Open Subtitles | وهي موجودة هنا في هذه المياه، على ما يبدو، لذا لا تبتلع المياه. |
| Bir haftasonu uzaklaşır, birkaç taş atar biraz gözyaşı bombası yutar ve kız arkadaşına nasıl da tehlikeli olduğunu anlatırsın. | Open Subtitles | انت تخرج لرحلة نهاية الاسبوع ترمي بعض الحجاره... تبتلع بعض الغاز المسيل للدموع... |
| Son bir zorluk kaldı. Kafasının iki katı büyüklüğündeki avı yutmak. | Open Subtitles | التحدي الاخير هو ان تبتلع وجبه هذا هو ضعف حجم رأسه |
| Söyledigin tüm saçmaliklari yutuyor, ve hala daha fazlasi için geliyor. | Open Subtitles | إنها تبتلع كل الهراء الذي تقولينه لها مازالت تعود لأجل المزيد... |
| Dilini yutmanı istemeyiz, o yüzden A de bakayım. | Open Subtitles | و الآن الذي لا نريده هو أن تبتلع لسانك لذا تحمل معي |
| Tilki ruhu onların insan görünümde olduğunu ispatlıyor, insan kalbi yutmuş olmalı, bu yüzden birçok kişi öldürülüp kalbi söküldü. | Open Subtitles | لكي تبقى روح الثعلب بشكل البشر لا بد لها أن تبتلع قلوبا بشرية وهذا يفسر سبب وجود الكثير من الوفيات وهم منزوعي القلوب |
| Durum kötü! Bu gidişle bütün Seireitei'i yutacak! | Open Subtitles | لا فائدة بهذه الطريقة سوف تبتلع السيريتي؟ |
| Yemeklerini yutma. Seni hastalandırdığını biliyorsun. | Open Subtitles | لا تبتلع طعامك مره واحده أنت لا تريد أن تُصاب بالأمراض |
| Çekirdekleri yutma. | Open Subtitles | لا تبتلع البذور .. |
| Adamı yutar. | Open Subtitles | . إنها تبتلع الرجال. |
| "Tepeleri tek başına yutar" | Open Subtitles | ~ تبتلع التلال الوحيدة ~ |
| Neden eğlenmek için o hapları yutmak zorundasın ki? | Open Subtitles | لماذا يجب ان تبتلع الاقراص كى تشعر بالمتعه؟ |
| Ona gelmeden önce, kusmuklarını, b. klarını yutmak var. | Open Subtitles | هذه البقايا كمثال تتلقى شدة غضبه أو تبتلع برازه |
| Şehir efsanesi olsun ya da olmasın, şu Bermuda Şeytan Üçgeni, elimizdeki bütün ipuçlarını yutuyor. | Open Subtitles | سواء كانت أسطورة محليّة أم لا أشعر بأنّ أسطورة مثلث برمودا برمتها تبتلع جميع الأدلّة التي لدينا |
| Toz fırtınaları, gezegenleri tamamen yutuyor. | Open Subtitles | العواصف الترابية تبتلع عوالم كاملة |
| Dilini yutmanı istemeyiz, o yüzden A de bakayım. | Open Subtitles | و الآن الذي لا نريده هو أن تبتلع لسانك لذا تحمل معي |
| Waffle'ini çilek şurubuyla yalayıp yutmanı izlemek ve... Annenin doğumunu anlatmasından mı bahsediyorsun? Teşekkürler, kalsın. | Open Subtitles | مشاهدتك وانت تبتلع الوافل البلجيكي مع صلصة الفراولة بينما تصف امك كم كان مولدك حماما للدم؟ لا شكرا |
| Hayır, o şeyi yutmuş olamazsın! | Open Subtitles | أنت لم تبتلع ذلك الشيء! |
| 50 kilometre genişliğinde ve saatte 100 kilometre hızla gelen kum fırtınası, bir dakika içinde köyü yutacak. | Open Subtitles | بإتساع50كيلومتر,ومُتحركاًبسرعة100كيلومتربالساعة ، تبتلع العاصفة الترابية المدينة في دقائق. |
| Sana tavsiyem ise derhal bunları şeker gibi Yutman olacaktır. | Open Subtitles | نصيحتي لك أن تبتلع هذه كحبوب النعناع |
| Karanlık, bir kez ışığın tadını aldı mı durmaz ta ki güneşi yutana dek. | Open Subtitles | وحالما تذوق الظلمة ضياءً، فلن تبرح إلّا أن تبتلع الشمس. |
| Kalan gözünü de yutmasını izlemek zorunda kaldı. | Open Subtitles | توجب عليه مشاهدتها و هي تبتلع عينه |
| Mars'ın toz fırtınaları tüm gezegenin tamamını yutabilir. | Open Subtitles | بوسع عواصف المريخ الترابية أن تبتلع الكوكب بأكمله |
| Yaparsan, sana mermiyi yuttururum! | Open Subtitles | اذا فعلتها, اقسم لك انى سأجعلك تبتلع رصاصة |
| "Hanımın derin derin nefes alıp zar zor yutkunuyor mu? | Open Subtitles | هل السيدة تتنفس بعمق و تبتلع بصعوبة |