Alışverişe gittim. Rahatla, bir kek ye. - Kapa çeneni! | Open Subtitles | تتسوق, فقط استرخ وتناول كعكة اخرس يا روس |
Alışverişe çıkmış, ve bir İngiliz askeri kalabalığa ateş etmiş. | Open Subtitles | لحظة من اللحظات,هي في الخارج تتسوق واللحظة التالية,جندي إنجليزي أطلق النار على الحشد |
Haftanın altı günü alışveriş yapıyor. Yedinci gün de dinleniyor. Yoruluyor tabii. | Open Subtitles | تتسوق ستة ايام فى الأسبوع واليوم السابع ترتاح |
Ve bir çok totaliter hükümet de casus teknolojisi ve veri madenciliği yazılımı için alışveriş yapıyor. | Open Subtitles | و هناك العديد من الحكومات الاستبدادية تتسوق لتقنية التجسس و برامج فك الشفرات ؟ |
Benim, annen. Nadine Brennan şu an kasabada. Onunla ve annesiyle alışverişte karşılaştım. | Open Subtitles | انها والدتك ليني في المدينة، التقيت بها تتسوق مع والدتها |
alışveriş yapar, tenis oynar ve kaplıcalara giderdi. | Open Subtitles | إنها تتسوق و تلعب التنس و تذهب إلى المنتجعات |
Daha büyük kıyafetlerin var mı yoksa bebek mağazasından mı alışveriş yapıyorsun? | Open Subtitles | هل لديك أي ملابس اكبر؟ ام انك تتسوق من محلات (بيبي غاب)؟ |
Ama Bembenek'e "Listeyi aldım, Alışverişe ne zaman gitmemi istersin." diye soruyor. | Open Subtitles | إنه يقول لـ بيمبينك أن القائمة لديه فقد أخبرني متى تريد أن تتسوق |
Evde hiç ışık yok. Annen Alışverişe çıkmış olmalı. | Open Subtitles | لا أضوية على البيت يجب على أمك أن تتسوق |
İnsanları Alışverişe çıkardıkları televizyon şovları gibiydi. | Open Subtitles | -و هنا بداء العرض -كأنهم أرسلوك إلى السوق لكى تمرح و تتسوق |
Cumartesi öğleden sonraydı. Annem Alışverişe gitmişti. | Open Subtitles | ، ظهيرة يوم السبت والدتي كانت تتسوق |
Alex, gerçekten alışveriş yapıyor numarası yaptığını söyleme.. | Open Subtitles | أليكس , لا تخبرني بأنك حقاً تقوم بالتظاهر بأنك تتسوق إنها مقالة ممتعة حقاً عن الأسلحة |
alışveriş yapıyor. Bacakları iyi demek. | Open Subtitles | إنها تتجول و تتسوق لذا لابد أن ساقيها قويتان |
Annie Harrods'ta yarı fiyatına indirimli alışveriş yapıyor. | Open Subtitles | انى تتسوق فى موسم التخفيضات فى هارود |
Tasha'yla alışverişte. | Open Subtitles | إنها تتسوق مع تاشا |
"Ailelerin tamamı alışveriş yapar gece." | Open Subtitles | " عائلات بأكملها تتسوق في الليل |
Neden burdan alışveriş yapıyorsun? | Open Subtitles | لماذا تتسوق هنا؟ |
Ölü bir adamın gardırobundan alışveriş yaparken tarzınıza uydurmak zordur. | Open Subtitles | ولكنه صعب ليتناسب مع مظهرك عندما تتسوق في خزانة القتيل. |
Caddenin karşısındaki Bodega'dan bu yüzden alışveriş yapıyordu. | Open Subtitles | لهذا السبب كانت تتسوق في بوديجا في الجهة المقابلة من الشارع |
Bilmiyorum,fakat herkese senin çocuk reyonundan alışveriş yaptığını söylüyor. | Open Subtitles | لا أعرف، ولكنها تُخبر كل شخص "بإنك تتسوق بمحل أطفال". |
Belki de müvekkilinin büyükannesi... 12 numaralı sokağın karşısındaki süpermarkette alışveriş yapıyordur. | Open Subtitles | ربما جدة موّكلك تتسوق بالمركز التجاري بالشارع المقابل لرقم 12. |
Karın için nerden alış-veriş yapıyorsun? | Open Subtitles | من اين تتسوق لزوجتك؟ |
Burada Jeb adındaki bir çocuk için alışveriş yapıyorsunuz. | Open Subtitles | لانك هنا تتسوق لطفل اسمة جيب |