| Balistik polisi öldüren silahı karşılaştırdı... mermiler Patti Jean'de bulunanlara uyuyor. | Open Subtitles | اخصائيو المقذوفات طابقوا السلاح المستخدم فى قتل شرطي الدوريه والاثار تتطابق مع تلك التى اصابت باتى جان |
| O bildiğim hiç bir profile uymuyor. Başka teorin var mı? | Open Subtitles | مواصفاته لا تتطابق مع أي مواصفات لمهرب مخدرات |
| Yatak odasındaki her iz Melanie Silber'inki ile uyuşuyor. | Open Subtitles | كل البصمات فى غرفه النوم تتطابق مع بصمات ميلانى سيلبر |
| Buradaki yazı tahta üzerindeki diğer yazılarla uyuşmuyor. | Open Subtitles | الكتابة اليدوية هنا تبدو أنها لا تتطابق مع أى كتابة أخرى |
| Hiç biri Jane Doe'nun giydiği kıyafettekilerle eşleşmiyor. | Open Subtitles | ولا واحدة منها تتطابق مع ما ترتديه الفتاة |
| Costelloların halısında bulduğumuz iz ile eşleşiyor. | Open Subtitles | تتطابق مع العلامات من على الأرضية القماشية |
| Parmakizi, okda bulduğumuz izle eşleşmedi. | Open Subtitles | وقالت إنها لم تفعل ذلك. صاحبة الطباعة لا تتطابق مع طباعة وجدنا على السهم. |
| Ve yazılımdaki parmak izleri, Hackathon'un son kazananı ile eşleşti. | Open Subtitles | وبصمات الأصابع للبرمجيات تتطابق مع فائز في مسابقة للمبرمجين |
| Karıncalarda kullandığı ilaçlardaki florit konsantrasyonuna tam uyuyor. (Termite: Beyaz karınca, ç.n.) | Open Subtitles | إن المادة المبيدة للحشرات التي كان يستخدمها على النمل الأبيض تتطابق مع نسبة تركيز الفلورايد تماماً |
| Ayrıca eldivenlerindeki iz Ben'in tişörtündekine uyuyor. | Open Subtitles | قفازات لديك أيضا تتطابق مع نمط وجدنا على قميص بن ل. هيا. |
| Plaka kayıp mavi Honda'ya uyuyor. | Open Subtitles | اللوحة تتطابق مع سيارة هوندا زرقاء مفقودة |
| Ve bu durumda resim profile uymuyor. | Open Subtitles | في هذه الحالة ، الصورة لا تتطابق مع التحليل. |
| bu dağcılardan alınan son örnekti, ve bilinen iç bir meleze uymuyor. | Open Subtitles | هذه آخر عينة من المتنزهين ولا تتطابق مع أي حيوان مهجّن" معروف" |
| Kan ona ait ama McBride'ın bıçağı bu yaralara uymuyor. | Open Subtitles | هذا دمه و سكين (مكبرايد) لا تتطابق مع هذه الجروح |
| Ve bu diş izleriyle uyuşuyor mu diye. | Open Subtitles | لأرى إن كانت هذه تتطابق مع علامات الأسنان |
| Kemik ile ilgili bütün hasarlar amelyatların bırakacağı izler ile uyuşuyor, sadece sağ kaval ve kamış kemiğindekiler uyuşmuyor. | Open Subtitles | كل حالات الاضطراب تتطابق مع الحقائق المنطقية لعملية جراحية باستثناء الكسور المركبة في عظم الساق الأكبر و المشبك |
| İlk bakışta zaten bulduğumuz bitkilerle uyuşuyor ancak halen üzerinde çalıştığım bir kaç ekstra var. | Open Subtitles | إنها تتطابق مع النبتة الخضراوية التي وجدناها مسبقاً و لكن مع بعض الإضافات مازلت أتفحصها |
| Dr. Surnow'un, Dr. Keat'in ve Dr. Nollette'nin elyazısı standartları senin yazı tahtasında bulduklarınla uyuşmuyor. | Open Subtitles | خطوط العلماء الثلاثة لا تتطابق مع ما وجدتموه على السبورة |
| Evet, elmadan alınan kalıp kol kemiğindeki diş izleriyle uyuşmuyor. | Open Subtitles | العفن من على التفاحة لا تتطابق مع علامات الأسنان على العظام |
| - Çalıntı Crown Victoriaların hiçbiriyle eşleşmiyor. | Open Subtitles | لا تتطابق مع أي "كراون فيك" مسروقة تابعي |
| Çünkü kurbanlara eşleşmiyor. | Open Subtitles | لانها لا تتطابق مع اي من الضحايا |
| Yanmış olan bir tiner kutusu üzerinde, belirgin olmayan tek bir parmak izi parçası bulunuyor ve başından beri polisin tek şüphelisi olan adamın parmak iziyle eşleşiyor. | Open Subtitles | هنا وجدت بصمة جزئية وغير واضحة على ما يمكن أن يكون مخفف دهان مجرد ما حدث تتطابق مع الشخص |
| Bebek evindeki izler, sistemden biriyle eşleşmedi ama yüksek miktarda aminoasit içeriyorlar. | Open Subtitles | المطبوعات في دمية لم تتطابق مع أي شخص في النظام، و ولكن لديهم مستويات مرتفعة من الأحماض الأمينية. |
| Patron, parmak izi taraması kimlik ile eşleşti. | Open Subtitles | رئيس... بصمة الأصبع تتطابق مع هوية |