O anda, parkta, kokularla, diğer köpeklerle ve sincaplarla rekabet halindesin. | TED | في اللحظة الحالية، هو في المتنزه، وأنت تتنافس مع الروائح، والكلاب الأخرى، والسناجب. |
Dinozorlar, bu dönemde ilkel memelilerle rekabet halinde olduğu için memeli ciğerinin basit yapısını anlamak son derece önemli. | TED | لذا، نظرًا لأن الديناصورات كانت تتنافس مع الثدييات خلال هذه الفترة، فمن المهم فهم المخطط الأساسي لرئة الثدييات. |
Yani şu besleyici kadının dikkatini çekmek için kardeşinle rekabet mi ediyorsun? | Open Subtitles | أنت تتنافس مع أخيك إذن على أنتباه أمرأة كبيرة و حانية؟ |
Aramızda bir rekabet olduğunu sanıyor olabilirsin ama bu bir çivinin, çekiç ile rekabeti gibi olur. | Open Subtitles | من المنافسة بينك وبيني لكن ذلك كما الاظافر تتنافس مع مطرقة |
Sürekli diğerleriyle rekabet ediyor, asla tatmin olmuyor. | Open Subtitles | ،إنها دائماً تتنافس مع الآخرين وهي لا تقنع أبداً |
Bugünlerde, boksör olsan da, bu adamlarla rekabet edebilmek için Brezilya dövüşü bilmen lazım, hatta biraz da judo. | Open Subtitles | هذه الأيام تتنافس مع رجال يعرفون حتى ذلك الأسلوب البرازيلي البهلواني بل ربما يجيدون تحضير الطعام الصيني |
P2P bilgisayar ağları plak endüstrisine saldırmaktadır; ücretsiz ve açık kaynak yazılım Microsoft'tan pazar payı almaktadır. Skype geleneksel telekom şirketlerini imkan dahilinde tehdit etmektedir. Wikipedia online ansiklopedilerle rekabet halindedir. | TED | شبكات الند للند تعتدي على قطاع التسجيلات. برمجيات المصدر المفتوح والمجانية تأخذ حصة سوقية من مايكروسوفت. سكايب لديه قابلية تهديد الإتصالات التقليدية. ويكي بيديا تتنافس مع الموسوعات على الإنترنت. |
Tabii, gündüz avlanan diğer avcılar için oyunbozancılıktır bu. Dolayısıyla Kanada'da bu, yasallara aykırı. Ama Yeni Zelanda'da yasal. Çünkü Yeni Zelandalı çiftçiler bu yöntemi tavşanlardan kurtulmak için kullanırlar, çünkü Yeni Zelanda'da tavşanlar koyunlarla rekabet eder. | TED | بالطبع هذا سيلغي كل المتعة في هذه اللعبة للذين يصيدون في أوقات النهار لذلك ففي كندا يمنع ذلك أما في نيوزيلندا فذلك مسموح لأن المزارعين النيوزيلنديين يستخدمون تلك الطريقة للتخلص من الأرانب لأنها تتنافس مع الماشية في نيوزيلندا |
38 yaşımdayım ve bir amigo kızla rekabet ediyorum. | Open Subtitles | أنا 38، وأنا تتنافس مع المشجع. |
Filmle rekabet edemeyiz. | Open Subtitles | ونحن لا يمكن أن تتنافس مع ذلك الكثير. |
Lila Chrome'larla rekabet etmeyi istiyordu. | Open Subtitles | أرادت "ليلى" حقاً أن تكون هناك "تتنافس مع "الكرومز |
Tanrı'm, Charlie, bir atla rekabet edemezsin. | Open Subtitles | ياربي,يـ(شارلي),أنت لاتستطيع أن تتنافس مع خيل |
Bununla nasıl rekabet edebilirsin? | Open Subtitles | كيف تتنافس مع هذا؟ |