| Son derece yüksek bir mühendislik çalışmasıyla üstesinden gelebileceğiniz bir şey. | Open Subtitles | انه شيء تستطيع تجاوزه مع شيء من العبقرية الهندسية |
| Ne oldu, üstesinden gelemediğin bir korkun mu var, Charlie? | Open Subtitles | لماذا هل هناك خوف لا تستطيع تجاوزه شارلى؟ |
| Önümüzde tırmanılması gereken bir bayır olsa da ya da üstesinden gelmemiz gereken bir sorun. | Open Subtitles | سواء أكان تل يتوجَّب علينا تسلقه أو تحدٍ شخصي علينا تجاوزه. |
| İkinci kez aşmak zor olmasa gerek. | Open Subtitles | لن يكونَ تجاوزه للمرّة الثانية بتلك الصعوبة |
| Sizin tarafınızdaki insanların bir türlü geçemeyeceği bir sınırınız var. | Open Subtitles | الأشخاص الذين هم في جانبكِ لديهم خط لا يمكنكِ تجاوزه |
| ...milyonda 450 birim yakında aşılacak. | Open Subtitles | حاجز الـ450 مليون جزيء سيتم تجاوزه قريبا. |
| Bu, pek çok canlının geçemediği bir engel. | Open Subtitles | إنه عائق تجده مخلوقات عديدة يتعذر تجاوزه |
| Ama üstesinden gelemediğim şey başkasına karşı olan düşkünlüğün. | Open Subtitles | لكن ما لا يمكنني تجاوزه هو افتتانك بامرأة أخرى. |
| Tamam, peki, neler yaşıyorsa artık üstesinden geldi. | Open Subtitles | بلى، حسناً، مهما حصل في الماضي فهو قد تجاوزه الآن، أتفقنا؟ |
| Belki kendi kendinize bunun üstesinden gelmenin bir yolunu bulursunuz. | Open Subtitles | ربما يمكنك أن تتعلم نوع من طرق تجاوزه. |
| Bunun üstesinden geldim, sen de üstesinden gelebilirsin. | Open Subtitles | تجاوزت ذلك, هل يمكننكِ تجاوزه ؟ |
| - Ne olursa olsun birlikte üstesinden geliriz. | Open Subtitles | حسنا, ايا كان الأمر نستطيع تجاوزه سويا |
| Ne olursa olsun, biz, biz bunun üstesinden gelebiliriz. | Open Subtitles | أيّاً كان ما سيحدث يمكننا تجاوزه |
| Şey, düşünüyorum ama hayır, yani... buraya kadar geldik ve bunu aşmak için uğraşmalıyız. | Open Subtitles | أنا أفكر بذلك ولكن لا ...أقصد لقد قطعنا كل هذا واعتقد بأن علينا تجاوزه |
| Bakın, sorunlarınız her neyse, artık bunları aşmak zorundasınız. | Open Subtitles | أنظروا ... مهما كان ما ...تمرون به يا رفاق فعليكم تجاوزه |
| Sizin tarafınızdaki insanların bir türlü geçemeyeceği bir sınırınız var. | Open Subtitles | الأشخاص الذين هم في جانبكِ لديهم خط لا يمكنكِ تجاوزه |
| Pek çok insanın, geçemeyeceği sınırlar vardır. | Open Subtitles | معظم الناس عندهم حد معين لن يستطيعو تجاوزه |
| Bu, pek çok canlının geçemediği bir engel. | Open Subtitles | إنه عائق تجده مخلوقات عديدة يتعذر تجاوزه |