| Onu serbest bırakmanın dışında benden herşeyi isteyebilirsin. | Open Subtitles | يمكنك الحصول على منحة مقابل أي شيء عدا تحريرها |
| Bekle bir dakika, bizi buraya getirme gücünüz var ama onu serbest bırakacak gücünüz yok, öyle mi? | Open Subtitles | انتظري لحظة، لديكِ القدرة على إحضارنا عبر الزمن و لكنكِ لا تملكين القدرة على تحريرها بنفسكِ؟ |
| Çok üzgünüm. Willow zihin gücünü kullanarak beni onu serbest bırakmaya zorladı. İyi misin? | Open Subtitles | أنا آسفة , ويلو أجبرتني علي تحريرها بعقلها , هل أنتَ بخير ؟ |
| Halkın özgür iradesiyle ve adilce seçtiği Baltar kendisini yendiği günden beri. | Open Subtitles | منذ أن تم تحريرها وإنتخابها من قبل الناس |
| Evet Jeff, ayrıldı ve olayın sonucunda ajanınız özgür kaldı. | Open Subtitles | اجل، "جيف" ، لقد حوّل وكنتيجة لهذا عميلتك تم تحريرها |
| Kruvazör ödünç alınmadı... özgürleştirildi. | Open Subtitles | هذه الطوافة لا يتم اقراضها كثيرا لقد تم تحريرها |
| Davalı serbest bırakıldı ve dava ertelendi. | Open Subtitles | يتم تحريرها بموجب هذا المدعى عليه، ورفعت هذه المحكمة. |
| İkisi neredeyse aynı şeydir, bu yüzden kütle bir bakıma serbest kalmayı bekleyen bir enerjidir. | Open Subtitles | إنهما ذات الشيء تقريباً، لذا بطريقة ما الكتلة هي طاقة تنتظر تحريرها. |
| Bir Alman tanki görüs alanina girince, üstüne uzaktan kumandali patlayici sarilir ve son anda serbest birakilir. | Open Subtitles | تربط بها متفجرات تعمل بالتحكم عن بعد ويتم تحريرها فى اللحظه الاخيره عندما تظهر دبابه المانيه |
| Kayaların içinde hapisken, ilk kez iki buçuk milyar yıl önce serbest kaldılar. | Open Subtitles | يجري تحريرها للمرة الأولى لأكثر من اثنان ونصف بليون سنة، عندما حُفِظَ في الصّخر. |
| Hepimizin içinde asla serbest bırakılmaması gereken şeyler vardır. | Open Subtitles | ثمة أمور بداخلنا جميعاً لا يمكن تحريرها أبداً |
| Biliyorsunuz hayaletler festival günlerinde serbest olurlar. | Open Subtitles | أُذكركم بأنّ الأشباح يتم تحريرها أيام الأعياد |
| Majesteleri, Avatar'ı esir tutmanız diğer ulusları aleyhinize döndürecek ve onu serbest bırakmanızı isteyeceklerdir. | Open Subtitles | مولاتي حبس الأفاتار سوف يجعل الأمم تنقلب عليكِ وسيطلبون تحريرها |
| Tamamen azad edip özgür bırakmalısın. | Open Subtitles | ربما عليك تحريرها وتركها وشأنها |
| Onun özgür olmasını istiyor musun? O zaman onu özgür bırakmalısın. | Open Subtitles | إذا أردت تحريرها فيلزم أن تطلق سراحها |
| Ben makineni özgür kılmak istiyorum. | Open Subtitles | أريدُ تحريرها وحسب. |
| Gerçek onu özgür bırakacak. | Open Subtitles | الحقيقة ستتولى تحريرها |
| Orası her neresiyse ve Katrina orada tutsaksa belki özgür kalabilir. | Open Subtitles | وأياً كان كنهه لو كانت (كاترينا) حبيسة هناك ربما كان من الممكن تحريرها |
| Onu özgür bıraktığınız için. | Open Subtitles | على تحريرها |
| Şu anda birliğin her yerindeki sanayi şehirleri özgürleştirildi. | Open Subtitles | بجميع أنحاء الإتحاد، بهذه اللحظة في هذه الساعة... مدن المصانع يتم تحريرها |