| - Aynı. Kalple ilgili olmasına rağmen ilginç bir gelişme. | Open Subtitles | مع ذلك، ثمّة تحسّن ملحوظ بمعدّل ضربات القلب |
| Tek bir şikayet olmadığı için hiçbir gelişme de yok ! | Open Subtitles | لا يوجد أيّ شكوى لهذا السبب لا يوجد أيّ تحسّن. |
| O para cezasini ödedim diye hayatim iyiye falan gitmeyecek. | Open Subtitles | فقط لأنني سدّدت غرامة غبيّة لا تحسّن من وضع حياتي. |
| Öte yandan bazılarının Daha iyi hissetmesini sağlayan şeyler bizde işe yaramayabilir. | TED | وأيضاً، فإن بعض الأمور التي تحسّن من مزاج الأشخاص الآخرين قد لا تنفع بالنسبة لنا. |
| Tümüyle güzel değil, ama epey ilerleme sağladık. | Open Subtitles | ،حسناً، ليست رائعة الجمال ولكن هناك تحسّن كبير |
| Öyleyse steroid verelim, haklıysak yarım gün içinde semptomlarında düzelme görmemiz gerekir. | Open Subtitles | إذاً سنحقنه بالستيروئيدات وإن كنّا محقّين فيجب أن نلاحظ تحسّن أعراضه في نصف يوم |
| Hayatta olan ve giderek iyileşen iki çocuğunuz daha var. | Open Subtitles | ولديك طفلان على قيد الحياة وفي حالة تحسّن. |
| Bir is doğru yapilmis. isler düzeliyor gibi. | Open Subtitles | عملية واحدة تمت بالشكل الصحيح، الأوضاع في تحسّن |
| Bünyesinden toksinler atılınca bir gelişme gösteriyor mu diye bakmak için. | Open Subtitles | حتى أزيل السموم من جسده وأرى إن كان ثمة تحسّن |
| Bünyesinden toksinler atılınca bir gelişme gösteriyor mu diye bakmak için. | Open Subtitles | حتى أزيل السموم من جسده وأرى إن كان ثمة تحسّن |
| En azından boynunu kırmadın, bu da bir gelişme sayılır. | Open Subtitles | حسنًا على الأقل لم تكسرين رقبتها لذلك هذا تحسّن |
| O para cezasını ödedim diye hayatım iyiye falan gitmeyecek. | Open Subtitles | فقط لأنني سدّدت غرامة غبيّة لا تحسّن من وضع حياتي. |
| NBC spikeri Romney'e ekonomi iyiye gitmesine rağmen neden sürekli olarak Obama'nın ekonomiyi batırdığını söylediğini soruyor. | Open Subtitles | يسأل رومني لماذا يستمر في قوله NBC مراسل من قناة أنّ أوباما جعل وضع الاقتصاد أسوأ في حين أنّه تحسّن |
| Daha iyiye gitti mi? | Open Subtitles | هل تحسّن الأمر؟ |
| Daha iyi hissedebilmem için kafası dumanlı bir Rus striptizciden göğüs tokatı yemem lazım. | Open Subtitles | والطريقة الوحيدة التي من شأنها أن تحسّن من شعوري، هي أن تداعبني راقصة روسية بنهديها |
| Arkasından konuşmak istemem ama Daha iyi biri oluyordu. | Open Subtitles | أنا .. لا أريد الإساءة إليه , لكنه تحسّن للأفضل |
| Kendini geri çekmen ilerleme kaydettiğini gösterir ancak zihninin başka yerlere gittiği gerçeğini göz ardı edemeyiz. | Open Subtitles | أفقت بنفسك، وهذا تحسّن بالطبع. لكن لا يمكننا تجاهل كون عقلك سرح في ملكوت آخر. |
| Disparünide herhangi bir ilerleme var mı? | Open Subtitles | هل كان هُناك أي تحسّن في عسر الجـــــــــماع؟ |
| Cefuroxime almaya başladıktan sonra herhangi bir düzelme oldu mu? | Open Subtitles | هل لاحظتِ أيّ تحسّن منذ أخذتِ السيفوروكسيم؟ أبداً... |
| Prednisone başladık ama düzelme olmadı. | Open Subtitles | بدأ بإعطائها البريدنيزون لكن لا تحسّن |
| Hayatta olan ve giderek iyileşen iki çocuğunuz daha var. | Open Subtitles | ولديك طفلان على قيد الحياة وفي حالة تحسّن. |
| Kısa süre sonra hava düzeliyor ve Barrie bir kez daha çadıra geri dönüyor. | Open Subtitles | تحسّن الطقس سريعاً، وعاد "باري" مجدداً للمخبأ. |
| İltihaplı artritin düzelmesi, yok olması ya da çoğu durumda iyileşmesi beklenebilir. | Open Subtitles | يمكنك أن تتوقّع تحسّن التهاب المفاصل، وأن تزول وتشفى، مراراً، مع اعتلال المفاصل الالتهابي. |