| Senden yapmanı istediğim şey şu film izleme işinin hâlâ geçerli olduğunu düşündürtmen ama onun yerine onu klube getirmen. | Open Subtitles | ما أحتاج لتقوم به أن تتظاهر بأن فكرة السينما ما زالت قائمة و من ثم تحضرها للنادي بدلاً من ذلك |
| getirmeni istedigim gazete o mu? | Open Subtitles | هل هذه هي الجريدة التي طلبت منك أن تحضرها لي يا أوتس؟ |
| Sodam için kesilmiş limon istiyorum ki nedense hala getirmedin . | Open Subtitles | وأريد عصرات ليمون لمياهي التي لم تحضرها بعد |
| Tavşan Ayağı'nın yeri yazılı. Onu alacak ve bana getireceksin. | Open Subtitles | تحتوي على موقع قدم الأرنب سوف تأخذها و تحضرها لي |
| - Evet borçlusun. Haftaya getirirsin. | Open Subtitles | . بلى لما لا تحضرها خلال الإسبوع القادم ؟ |
| Bir kere oldu bu. Bende yangın söndürme aleti var. getir onu. | Open Subtitles | حدث هذا الأمر مرة فقط وإسمع لديك طفاية حريق لما لا تحضرها |
| Ama eğer sen ve geyiklerin çok yorulacaksanız lütfen getirme. | Open Subtitles | لكن, من فضلك لا تحضرها لأنها تجعلك أنت و الغزلان تحترقون |
| Ve sonra, yarın güneş batmadan onu geri getirmezsen,... birini daha öldürürüm. | Open Subtitles | و إن لم تحضرها قبل غروب شمس غد، سأقتل آخر... |
| Kızı ta oradan buraya getiriyorsun ve daha yeni mi duyuyoruz? | Open Subtitles | أنت تحضرها من أقصى العالم وهذه أول مرة نسمع بالأمر؟ |
| Ama işin aslı, onu buraya getirmemeliydin. | Open Subtitles | لكن الحقيقة أنّك ما كان يجب أن تحضرها إلى هنا على الإطلاق |
| Onu Collier'a getirmen gerektiğini, onun bunların bir parçası olduğunu söyledim, ve öyle. | Open Subtitles | لقد قلت أنه يجب أن تحضرها لـ كولير إنها كانت جزء من هذا و ما زالت |
| Ne düşündüğünü bir kenara bırakıp onu bana getirmen gerekiyor. | Open Subtitles | بغض النظر عما تعتقده، أريدك ان تحضرها إلي. |
| getirmeni istediğim takım elbise nerede? | Open Subtitles | أين تلك البدلة التي طلبت منك أن تحضرها ؟ |
| Kariyerini kurtarmak istiyorsan onu senin getirmeni tavsiye ederim. | Open Subtitles | لو أردت إنقاذ وظيفتك ، أقترح أن تحضرها أنت بنفسك |
| Aklıma ilk gelen şey şu. 10 dakika önce bir kahve sipariş ettim ve sen hâlâ siparişimi getirmedin. | Open Subtitles | في مُقدّمة رأسي، طلبتُ قهوةً قبل 10 دقـائق، ومازلتَ لم تحضرها إلي. |
| Niye onu kulübe benim yanıma getirmedin Cheech? | Open Subtitles | لماذا لم تحضرها لى إلى النادى يا " تشيتش " ؟ |
| Ne olursa olsun, Chimera'yı bulup, bize getireceksin. | Open Subtitles | على أي حال , عليك أن تعرف ماهي الكميرا وان تحضرها لنا |
| Oraya gideceksin, o kasanın içindekini alacaksın ve doğruca bana getireceksin. | Open Subtitles | إنك ستذهب هناك و تحصل على محتويات الخزينه قبل أي أحد و تحضرها لي |
| Onu buraya nasıl getirirsin Dom? | Open Subtitles | لأنّنا سنكون معاً -كيف أمكنك أن تحضرها هنا (دوم)؟ |
| Onu da getir, mantar çorbası ve rosto yaparım. | Open Subtitles | هذا جيد ان تحضرها معك سوف اعد لكم شوربة مشروم وعيش محمص |
| Tuhaf kaçar, evet. Onu getirme istersen. | Open Subtitles | سيكون ذلك محرجاً, ربما لا يجدر بك أن تحضرها. |