| Şimdi kendi başımızayız, Damian. Beni hayal kırıklığına uğratma. | Open Subtitles | لكننا لوحدنا يا داميان لا تخذلني |
| Pekala, dostum. Sakın beni hayal kırıklığına uğratma. | Open Subtitles | حسناً يا صديقي, لا تخذلني الآن |
| Hadi Jeff, beni utandırma dostum. | Open Subtitles | (على البوق) هيا , جيف. لا تخذلني , المتأنق. |
| Şimdi, eğer bu penaltıyı kaçırırsan... sadece Beni yüzüstü bırakmazsın, takımını yüzüstü bırakırsın. | Open Subtitles | إذا لم تحرز هدفاً بهذه الضربة فلن تخذلني وحدي فقط بل ستخذل فريقك بكامله أيضاً |
| Rütbeni kamuflajına tak ve beni hayal kırıklığına uğratma. | Open Subtitles | ضع شرائطك و إعمل علي ألا تخذلني |
| Ne beni, ne de babanı hayal kırıklığına uğratma. | Open Subtitles | لا تخذلني او تخذل والدك، مفهوم؟ |
| Beni hayal kırıklığına uğratma, çocuk. | Open Subtitles | لا تخذلني يا فتى. |
| -Bunu yapma beni hayal kırıklığına uğratma oğlum. | Open Subtitles | لا تفعل هذا لا تخذلني يا ولد |
| Hayır. Beni hayal kırıklığına uğratma, Walt. Sen yapma bari. | Open Subtitles | كلاّ، لا تخذلني يا (والت)، ليس أنتَ، سينتهي هذا الأمر اليوم |
| Bu fırsattan mutluluk duyacağını ya da Beni hayal kırıklığına uğratmayacağını söylemeliydin. | Open Subtitles | كيف تتمتع بالفرصة وكيف أنك لن تخذلني |
| Beni utandırma. | Open Subtitles | لن أتركك هنا لا تخذلني |
| Güzel. Beni utandırma. | Open Subtitles | جيد إياك أن تخذلني |
| Beni yüzüstü bırakmayan dünya çapında kaynaklarım var. | Open Subtitles | لدي مصادر موثوقة في جميع أنحاء العالم التي لم تكن أبدا تخذلني. |
| Hafızamın bölümleri Beni yüzüstü bırakıyor. | Open Subtitles | حيث أصبحت لا يمكنني تذكر ذلك فجأة وإن ذاكرتي لهذه الأشياء تخذلني |
| Seni çıkarmayacağım, sen de Beni yüzüstü bırakma. | Open Subtitles | وأنت لن تخذلني هل تسمعني؟ |
| Küçükler ligi, yüzümü kara çıkarma. | Open Subtitles | أيها الفريق الصغير.. لا تخذلني الآن! |
| Küçük gri hücreler, beni asla yarı yolda bırakmaz, ama bu davada... | Open Subtitles | ان خلاياي الرمادية الصغيرة لم تخذلني أبداً .. و لكن في هذة القضية |
| Neredeyse bırakıyordun ama bırakmadın. | Open Subtitles | لقد كدت تخذلني و لكنكَ لم تخذلني |
| Hayır, boşa çıkarmadın. Hiçbir şey çocuğunu kaybetmene değmez. | Open Subtitles | لا لمْ تخذلني لا شيء يستحقّ خسارة طفل |
| Beni hüsrana uğratma. | Open Subtitles | لا تخذلني |
| Muhtemelen beni isteyerek düş kırıklığına uğratmadın. | Open Subtitles | أعرف أنك ربما لم تشأ أن تخذلني |
| Beni asla hayal kırıklığına uğratamazsın. | Open Subtitles | يستحيل أن تخذلني |
| Bazı savaşçılarımdan farklı olarak, beni asla başarısızlığa uğratmadın. | Open Subtitles | علي العكس من محاربيني الأخرين أنت لم تخذلني |