Bir diyet hekimi bende denemişti bir keresinde. 4 kilo almıştım. | Open Subtitles | طبيب تخسيس حاولَه عليّ مرّة. كَسبتُ 1 0 باوناتِ. |
Endişelenecek ne var ki? İşe yarayan bir diyet buldum. | Open Subtitles | ما الذي يدعو للقلق لقد وجدت نظام تخسيس يجدي |
Ve kendine bak. Sonunda işe yarayan bir diyet bulmuşsun. | Open Subtitles | و انظر اليك,لقد وجدت اخيرا نظام تخسيس يصلح |
-Annesi diyet hapı kullandırtmaz. -Evet. Kızının bu haliyle mükemmel olduğunu düşünüyor. | Open Subtitles | لن تعطيها أمها حبوب تخسيس إنها تظنها رائعة كما هي |
Geçen Noel Phil eliptik bisiklet aldı ve evimizden Kanada'ya kadar olan mesafeyi bir senede yürüyeceğine yemin etti. | Open Subtitles | في عيد الميلاد الماضي (فيل) حصل على جهاز تخسيس الوزن وتعهد بقطع مسافة تعادل السير من منزلنا إلى "كندا" خلال سنة |
Bana yalan söyledi. Annesinin verdiği diyet hapları olduğunu söyledi. | Open Subtitles | كذبت تماماً قالت أنها حبوب تخسيس أعطتها لها أمها |
Ama gerçekçi olalım. Hiç de diyet hapı içiyormuş gibi görünmüyor. | Open Subtitles | هيا، فلنكن واقعيين لا يمكن أن تكون تتناول فتاة بهذا الحجم حبوب تخسيس |
Yalnız, fazla kilolu bir adam diyet yapıyor belli ki birini etkilemeye çalışıyor. | Open Subtitles | حسناً، الرجل السمين لا يُحاول تخسيس وزنه إلاّ لو كان يُحاول إبهار شخصٍ ما. |
Ona diyet hapı vermedim. Ben öyle bir şey yapmam. | Open Subtitles | لم أعطها حبوب تخسيس لا يمكن هذا |
Kokain, metamfetamin ya da diyet hapları yok. | Open Subtitles | لا كوكايين، ميثامفيتامين أو حبوب تخسيس |
Piç kuruları, adeta Şeytan'ın diyet hapları gibi. | Open Subtitles | الأوغاد الصغار هم حبة تخسيس الشيطان |
diyet yiyeceği. | Open Subtitles | انها طعام نظام تخسيس مذهل |
Bunlar diyet hapı değil. | Open Subtitles | ليست حبوب تخسيس |
Geçen Noel Phil eliptik bisiklet aldı ve evimizden Kanada'ya kadar olan mesafeyi bir senede yürüyeceğine yemin etti. | Open Subtitles | في عيد الميلاد الماضي (فيل) حصل على جهاز تخسيس الوزن وتعهد بقطع مسافة تعادل السير من منزلنا إلى "كندا" خلال سنة |