| Melezler uzaktan kumanda ile ekinlerin içine girip mutasyona neden oluyordu. | Open Subtitles | الهجين يتم التحكم به عن بُعد، و يتمحور سريعاً. يمكنه تخلل المحاصيل بسرعة مضاعفة. |
| Bu enerji her şeyin içine nüfuz eder. | Open Subtitles | وهذه الطاقة قادرة على تخلل كل شيء. |
| Stefan, onun gözlerinin içine baktı sanki ruhuna işliyormuş gibiydi. | Open Subtitles | حدّق (ستيفان) في عينيها بعمق و تخلل روحها العميقة. |
| Şimdi sizi avuçlarının içine aldı. | Open Subtitles | لقد تخلل إليك الآن. |
| Hadi ama. Pike geçen sefer neler yaşadığını biliyor. Adam kafanın içine girmişti. | Open Subtitles | بحقّك، (بايك) يعلم ما ألم بك آخر مرّة، الرجل تخلل لدماغك. |
| "içine girmek" deyip durma | Open Subtitles | كف عن قول "تخلل" |
| Silas kafamın içine girdi. | Open Subtitles | (سايلس) تخلل لدماغي |