| Şuna bir göz at, Lambert. Belki de parazit yapıyor. | Open Subtitles | تاكد من الامر يمكن ان يكون هناك تداخل فى الاشارات |
| - Çok fazla parazit var. - Ofisinde normal telefon var. | Open Subtitles | هناك تداخل أكثر من اللازم لديك خط إتصال أرضي في مكتبِكَ |
| Geçitle Bilgisayar arasındaki hatta bir parazitlenme olabilir. | Open Subtitles | يمكن أن يكون تداخل في الخط بين الباب والحاسوب. |
| Gizli Servis'ten kontrol edin. Bir çakışma istemiyorum. | Open Subtitles | استشيروا جهاز الامن انا لا اريد اى تداخل |
| Radyo paraziti fark edilmemi engellemişti. | Open Subtitles | تداخل الأشعة منعنى من الفهم لقد كان جيدا |
| karışıklık çıkmaması için kartları şapkalarınıza yerleştirin. | Open Subtitles | ضعوا هذه الأوراق على قبعاتكم حتى لا يحدث تداخل |
| - Lanet olsun! parazit var. | Open Subtitles | ـ لا ، لا يوجد تداخل ، الإشارة ثابتة ـ ما المشكلة ؟ |
| Mesela, telsiz sinyali ile dinleme yaparken cep telefonunuz saatinize yakınsa, hoparlörleri etkileyerek parazit yapabilir. | Open Subtitles | يجعل من المستحيل أن نرى المخاطر المحتملة فقط تداخل الهاتف المحمول عندما يوضع قريباً جداً من ساعة المنبة |
| Alarmlı bir saatin yakınlarda cep telefonu kullanmış olan herkesin bilebileceği gibi en ufak bir parazit radyo sinyallerini aksatır. | Open Subtitles | أي شخص استخدم هاتفا نقال بالقرب من ساعة منبه يعرف حتى ولو كان هناك تداخل ثاتوي يعطل الإشارات السلكية |
| Bir bayanın kalp monitöründe parazit yapıyormuş. | Open Subtitles | بعض الهراء حول تداخل الإشارات مع مراقب قلب السيدة |
| İlk başta bunun bir parazit ya da karışma olduğunu düşünmüştüm. | Open Subtitles | بباديء الأمر، ظننتها شحنات كهربية أو تداخل بالموجات، |
| Bu sefer araştırmayı, Bilgisayar olmanın nasıl bir şey olduğunu bilen biri yürütecek. | Open Subtitles | هذه المره بحثنا سيقوم بقيادته الرجل الوحيد الذى يعرف كيف يمكن أن تكون تداخل |
| Annemin bahsettiği Bilgisayar yeni bir kimlik yaratabilir veya eskisini onarabilir. | Open Subtitles | ما تتحدّث عنه أمّي هو تداخل يُمكن أن يُنشئ هوية جديدة أو يستعيد هويّة قديمة. |
| Tüm bilgileri dönüştürmek için bir Bilgisayar. | Open Subtitles | تداخل ليحصل على كل هذه البيانات |
| Gizli Servis'ten kontrol edin. Bir çakışma istemiyorum. | Open Subtitles | استشيروا جهاز الامن انا لا اريد اى تداخل |
| Ama koridorun sonunda bir tür sinyal paraziti var gibi duruyor. | Open Subtitles | ولكن يبدو أن هناك تداخل في الإشارات عند نهاية الرواق |
| İletişimdeki bu karışıklık 1'den sonra bitecek. | Open Subtitles | تداخل الإتصالات سوف ينتهي بعد الساعة الواحدة تمامًا. |
| Ama polis bir kesişme bulamamış. | Open Subtitles | لكن الشرطة لم تتمكن من ايجاد تداخل |
| Tıbbi müdahale olmadan genellikle dakikalar sürer. | Open Subtitles | كم يُمكن على الشخص أن يبقى واعي؟ بدون أي تداخل طبي، قياسياً، يستغرق الأمر دقائق. |
| Seks ve emlak işinin kesiştiği çok nokta var. | Open Subtitles | بالحقيقة هناك تداخل كبير بين العمل بالعقارات و الجنس |
| Garcia kurban bilimi ile ilgili herhangi bir örtüşme buldu mu? | Open Subtitles | هل وجدتغارسيا اي تداخل بالضحايا؟ فقط ان كلاهما كان متبرعا بأعضاءه |
| Ve aslında işi; difüzyon, kimyasal tepkime oranları gibi, çok basit ve tanıdık süreçler yapar, ve aralarındaki doğal etkileşim örüntü ortaya çıkarır. | Open Subtitles | فى نسيج النظام الكونى وأنها ببساطة شديدة تحدث نتيجة تداخل عمليـات بسيطة ومألوفة مثل الانتشار وتفاعلات المواد الكيميائية |
| Korkarım ki Zoya Petrovna cinayetinde çakışan birkaç meselemiz var. | Open Subtitles | أظن أن لدينا تداخل صغير في موضوع قتل زويا بيتروفنا |