| Ama bu hediyeyi almak Firavun'a saygısızlık demekti. | Open Subtitles | و لكن التخلى عن هدية من فرعون فذلك تدنيس للمقدسات |
| Böyle bir saygısızlık kutsal mekanlarınıza kirletsin ve hepimizi yok etsin diye mi? | Open Subtitles | ليتمكّن حثالة كهذا من تدنيس مقدّساتكم، ويجلب الخراب لنا جميعاً؟ |
| Kana saygısızlık ve krala ihanet ha? | Open Subtitles | تدنيس للدم أو خيانة تجاه وصيّك في العرش؟ |
| Neden onları gizliyorsunuz? Böyle bir araştırma küfür sayılır. | Open Subtitles | -مثل هذا التحقيق هو تدنيس للمقدسات |
| Şöleni heyecanlı hale getirmek için, eğlencenin geri kalanına kutsal şeylere karşı saygısızlığı ekler ve tapınak ganimetlerini ortaya çıkarır. | TED | ولجعله أكثر إثارة للاهتمام، أضاف شيء من تدنيس المقدسات إلى بقية المتعة، وهو يحضر أواني المعبد. |
| DirektörBennettbirhaindi, kuruluşumuzu kirletmek için uğraşan bir adamdı. | Open Subtitles | المدير بينيت كان خائنا رجل اعتاد على تدنيس الدستور |
| Bedenin kutsallığını bozan her şey, ruhu kızdırır ve sürekli bu dünyaya gelmesine neden olur. | Open Subtitles | و أى تدنيس للجسد يبقى الروح هائمة تطارد هذا العالم |
| İnanın, bir saygısızlık olmayacak. | Open Subtitles | انا يمكننى ان اطمأنك لَنْ يكون هناك اى تدنيس |
| Size veya kocanızın anısına saygısızlık etmek istemedim. | Open Subtitles | لا أقصد التقليل من إحترامك، أو تدنيس ذكرى زوجكِ |
| Cinayet, tecavüz, kundaklama, ve Kutsal Yadigar'a saygısızlık. | Open Subtitles | قتل،أغتصاب،حريق مُتعمد تدنيس آثار مُقدسه |
| Ofis içi flört insan kalıntılarına saygısızlık iş arkadaşını boğazlamak. | Open Subtitles | المواعدة بين الزّملاء، تدنيس الرّفات البشريّة، خنق زميل شرطي. |
| Kendi topraklarımızda amerikan askerine saygısızlık edildi. | Open Subtitles | تم تدنيس جثة جندي بحرية أمريكي على ترابنا |
| Kutsal mekanımıza yapılan bu saygısızlık, peygamberlerin bahsettiği menfur olaydır. | Open Subtitles | هذا تدنيس في مكان مقدس لنا هذا عمل بغيض للتحدث عن الانبياء |
| Eğer kutsalımıza saygısızlık etmeye devam edersen kilisemden gitmek zorunda kalırsın. | Open Subtitles | إذا واصلت تدنيس المقدسات، سيكون غير مرحّب بك في كنيستي |
| Bundan zevk alarak Sebt Günü'ne saygısızlık etmediyseniz başka tabii. | Open Subtitles | ليس ذلك كنت تدنيس السبت من خلال اتخاذ متعة في ذلك، إذا قبض معنى بلدي. |
| Onların suçu,kutsal şeylere saygısızlık, Majesteleri. | Open Subtitles | اٍن تهمتهما هى تدنيس المقدسات يا مولاى |
| Cesede saygısızlık ikinci dereceden ağır suçtur ama eyalet savcısı dava açmayacakmış. | Open Subtitles | تدنيس a جثّة a جريمة من الدرجة الثانية، لكن مُحامي الحالةَ عِنْدَهُ حازم ضدّ تسجيل التهمِ. |
| Bu dairenin bir görevlisi, ABD Ordusu'nun uyuşturucu trafiği içinde olduğuna inanıyor ve demokrasiyi savunmak için canlarını veren genç adamların kutsal cenazelerine saygısızlık etme pahasına bunu ispata çalışıyor. | Open Subtitles | أنّ شخصاً تم تعيينه من هذا المكتب يعتقد أن الجيش الأمريكي يقوم بأعمال نقل المخدرات ويحاول إثبات ذلك عن طريق تدنيس جثمان رجال صغار |
| Bu küfür. | Open Subtitles | هذا تدنيس للمقدسات |
| Mucize Kilisesi adına, ...bu saygısızlığı durdurmanızı istiyoruz ! | Open Subtitles | نيابة عن قسيسية المعجزات نطلب منكم التوقف عن تدنيس المقدسات |
| Onun anıtına hakaret etmek, cesedini kirletmek gibidir. | Open Subtitles | ! تدنيس ذكراه يشبه التمثيل بجثته |
| Lütfen! Bir daha asla mekanınızın kutsallığını bozmaya kalkmayacağım! | Open Subtitles | أنا آسف , أسف أرجوكِ أنا لن أحاول تدنيس غرفتك مرة أخري |
| Bunu fırlatıp atmak küfürdür. | Open Subtitles | و رمي هذا بعيداً من تدنيس المقدسات |
| Sırtından bıçaklandığı yetmemiş gibi ölümünde bile saygısızlığa uğradı. | Open Subtitles | ليس فقط طعنها بسكينفيالخلف.. ولكن في موتها حتى، تم تدنيس ذكراها |