| Tru, bir otobüs dolusu insanı kurtardık. Buradaki işimiz bitti. | Open Subtitles | (ترو ) لقد أنقذنا حافلة مليئة بالناس لقد إنتهى عملنا |
| Selam, Tru. Seni görmek mükemmel. Buraya erkekler için mi geldin? | Open Subtitles | مرحباً ( ترو ) سررت بلقائكِ هل أتيتِ بمفردكِ الليلة ؟ |
| Tıkınmayı bırakıp, uyumak. Evine git, Tru. | Open Subtitles | الإعداد الهاديء , أحصلي على قسطاً من الراحة ( إذهبي إلى المنزل ( ترو |
| Satın aldığım ilk albümü Elvis Costello'nun "My Aim is True" albümü. | Open Subtitles | انة اول شى دى اشتريتة ايلفيذ كوستيلو , ماى ايم اذ ترو |
| Yarım saat sonra Trou Normand'ta akşam yemeği için bekleniyorsunuz! | Open Subtitles | إنهم ينتظرونكم في نورماند ترو من نصف ساعة لتناول العشاء. |
| Joe'nun bir şey olduğunu zannediyordunuz. Daha hiçbir şey görmediniz. | Open Subtitles | تعتقدون ان جو انه شي انتم لم ترو اي شي إلى الآن |
| Ama sen Tru olamazsın, gerçek olamayacak kadar iyisin. | Open Subtitles | ولكن , أنتِ لستِ ( ترو ) أنت أروع ( من أن تكوني ( ترو |
| İyi numara ama yapmayacağını biliyordum, Tru. | Open Subtitles | تعرفين , أنتِ تلعبين الدور بشكل جيد ولكننى ( أعرف بأنكِ لا تستطيعين فعل ذلك ( ترو |
| Ama yine de, Tru, mükemmel adam orada bir yerde. | Open Subtitles | ولكن لا يزال ذلك قائماً ، (ترو) الشخص المُمتاز بالخارج في مكان ما |
| Ama seni düşünmeden duramıyorum, Tru ve seni geri istiyorum. | Open Subtitles | ولكن أنا فقط لا أستطيع التوقف عن التفكير بكِ (ترو ) أود أن نعود سوياً |
| Hayatımın en büyük hatasıydı, Tru ve artık bunu biliyorum. | Open Subtitles | وكانتهذههي أكبرغلطةفيحياتى (ترو) أنا أعرف ذلك |
| Hey, Tru. Harika parti. Seni tekrar görmek güzel. | Open Subtitles | مرحباً ( ترو ) الحفلة تبدو جيدة من الجيد رؤيتكِ مرة أخري |
| Tru, kokteyl için yardım eder misin? | Open Subtitles | (ترو) هل يمكنكِ مساعدتي حتى ننتهي من هذا سريعاً |
| Tru, kapıda sinirli biri var. Komşun olduğunu söylüyor. | Open Subtitles | (ترو ) يوجد شخص ما غاضب بالخارج يقول أنه من الجيران |
| Ama ben bu isime uygun olarak ortaya çıkan bi bağlantı buldum bir tür yol gibi düşün, gölge ya da kodadı "True Patriot" | Open Subtitles | لكنني حصلت على بعض المعلومات على أن اسم شيك على ما يبدو وكأنه نوع من الحجاب أو الظل المرجع اطلق عليها اسم ترو بيتريوت |
| True adında, o zamanların tipik bir markasıydı. | TED | وهذه علامة تجارية تقليدية للاستهلاك اليومي تُدعى ترو. |
| Yaptım bile..klasik kabuklar, vergisiz kayıtlar yani kimsenin ilgisini bile çekmemiş, True Patriot'la bağlantı bile kurulmamış. | Open Subtitles | قد فعلت. وصلنا الى نهايه معتاده ولا احد يلقى الضوء على ما هو ترو باترون |
| Trou Normand'da yemeğe bekleniyoruz! | Open Subtitles | إنهم ينتظرونا على مأدبة العشاء في نورماند ترو دعونا نذهب للأكل. |
| Dün onları kurtardım. Bir rus restoranındaydılar, Trou Normand değil. | Open Subtitles | لقد أنقذتهم بالأمس ، كانوا في المطعم الروسي وليس في نورماند ترو |
| - Siz Yankeeler daha önce hiç adam görmediniz mi? | Open Subtitles | انتم يانكي الم ترو واحدا يعيش من قبل؟ |
| Lordum böldüğüm için affedin! Peder Trew'u takdim edebilir miyim? | Open Subtitles | مولاي، اعذرني على المقاطعة ولكن اسمح لي بتقديم الأخ (ترو) |
| Ben sıradan bir adam değilim, Ben Kunal Trow'um. | Open Subtitles | أنا لست بشرياً أنا من (كونال ترو) |
| Ben Trueyou'you bu yüzden icat etmedim. Alakası bile yok. | Open Subtitles | لم يكن هذا سبب إختراعي لـ ترو يو لا يقترب من ذلك حتى |
| TrueRomantix'te bana göz kırpan erkeklerin profillerine bakıyorum. | Open Subtitles | أنا أبحث في الصفحآت الشخصية للشباب الذين نكزوني في "الموقع الإلكتروني "ترو رومانتيكس |