| Sende benim istediğim, bende de senin istediğin bir şey var. | Open Subtitles | انظر ، لديك شيء أريده ، ولديّ شيئ تريده أنت |
| Cubs'a karşı oynadıkları maçlar dışında hiç gitmedik. Hep senin istediğin şeyleri yapıyoruz. Brooke da öyle yaptı. | Open Subtitles | نحن نفعل ما تريده دائماً و هي تفعل دائماً ما تريده أنت هذه هي الحقيقة |
| Belki bu kadar öfkeli olmasının bir sebebi de hayatında ilk defa bir şey yapmak istemesi ve yapmayı istediği şeyin senin istediğin bir şey olmaması. | Open Subtitles | ...ربما أحد الأسباب التي جعلتها غاضبة أنها ربما ولأوّل مرّة في حياتها ...عرفت أنَّ ما تريده هي ليس ما تريده أنت |
| Ama belki de istediğin budur. Her şeyi olduğu gibi bırakmak. | Open Subtitles | لكن ربما هذا ما تريده أنت إبقاء كل شيء في مكانه |
| Orası tam da olmak istediğin yer. | Open Subtitles | و هذا ما تريده أنت بالضبط |
| Benim veya senin istediklerinin önemi yok. | Open Subtitles | ما أريده أنا أو ما تريده أنت لا أهمية له. |
| Bu senin istediğin. Ben sadece kendim için bir şeyler istiyorum. | Open Subtitles | هذا ما تريده أنت و أنا أردت شيئاً لنفسي |
| - Ve senin istediğin bu mu? - Müşteri alamayacağını biliyorsun. | Open Subtitles | لأن هذا ما يريده هو - و هذا ما تريده أنت ؟ |
| Bahsettiğim kişi senin istediğin şeyi istiyor. | Open Subtitles | هذا الرجل يُريد ما تريده أنت |
| Belki o senin istediğin şeyi istemiyordur. | Open Subtitles | ربما لا يريد ما تريده أنت |
| Bahsettiğim kişi senin istediğin şeyi istiyor. | Open Subtitles | هذا الرجل يُريد ما تريده أنت |
| senin istediğin ne? | Open Subtitles | مالذي تريده أنت ؟ |
| senin istediğin şeyi. | Open Subtitles | - نفس الشيء الذي تريده أنت - |
| senin istediğin şeyi istiyorum, Henry. | Open Subtitles | ما تريده أنت بالضبط، (هنري) |
| Orası tam da olmak istediğin yer. | Open Subtitles | و هذا ما تريده أنت بالضبط |
| Karar verirken, ikimizin de ihtiyaçlarını düşünmelisin, sadece senin istediklerinin değil! | Open Subtitles | عندما تتخذ قراراً, عليك التفكير بما نحتاجه, لا ما تريده أنت! |