| Bunu soruyorsun çünkü İnsan Kaynaklarındasın ve bu senin görevin. | Open Subtitles | يجب أن تسألني عن ذلك لأنك من الموارد البشرية |
| Siyasi görüşünü mü yoksa espri anlayışını mı soruyorsun? | Open Subtitles | فهل تسألني عن آرائها السياسية أو حسّ الدعابة لديها؟ |
| Lütfen bana bütün bunların ne demek olduğunu sorma. | Open Subtitles | ببساطة لا تسألني عن ماذا كل هذا. 'لأنني لا أعرف ، يا عزيزي. |
| Beraber olduğumuz bu süre içerisinde bana hiç çocuklarım hakkında soru sormadın. | Open Subtitles | أتعلم.. طوال الوقت الذي كنا نخرج فيه معاً لم تسألني عن أطفالي |
| Sana her şeyi söyleyebildiğim ve sormak zorunda olduğun şeyleri bana sormadığın için çok sevindim. | Open Subtitles | وأن يكون بإمكاني إخبارك بكل شيء وأنني سعيدة أنك لا تسألني عن ما ليس عليك أن تسألني |
| Bana cidden pratik uygulamaları mı soruyorsun? | Open Subtitles | هل أنت جدياً تسألني عن التطبيقات العملية |
| Özellikle hafta sonunu neden soruyorsun? | Open Subtitles | هل كنت تعمل حينها؟ لِمَ تود أن تسألني عن عطلة أسبوع بعينها؟ |
| Sadece neden çıkmaza girmiş bir davayı bana soruyorsun merak ettim. | Open Subtitles | أنا فقط أتساءل لماذا أنت تسألني عن قضية ميتة |
| Oğlum, nedenini sorma. Ama büyük yarışı kaybetmelisin. | Open Subtitles | يا بني ، لا تسألني عن السبب، ولكن يجب أن تخسر السباق الكبير |
| Ne tür aptalca bir... yanlış bilgi aldığımızı... sakın sorma ama senin Tarot Kartı Kâtili olabileceğine inandık. | Open Subtitles | لا تسألني عن المعلومات الخاطئة التي تلقيناها لنعتقد بأنك قاتل التارو |
| Sen bana işimi sorma, ukala dümbeliği. | Open Subtitles | لماذا لم تسألني عن وظيفتي أيها الأحمق المتغطرس؟ |
| Burada bir randevudayız. Ve sen tam adımı sormadın bile. | Open Subtitles | ،ها نحن ذا قد خرجنا في موعد ولم تسألني عن اسمي الحقيقي حتى ؟ |
| Burada bir randevudayız. Ve sen tam adımı sormadın bile. | Open Subtitles | ،ها نحن ذا قد خرجنا في موعد ولم تسألني عن اسمي الحقيقي حتى ؟ |
| Onca yolu bana bunu sormak için mi geldin? | Open Subtitles | ماذا تفعلين أنت هنا بحق الجحيم؟ عبرت كل هذه المسافة حتى تسألني عن ذلك؟ |
| Nedenini sormayın, öylesine acayip işte. | Open Subtitles | لا تسألني عن السبب إنها مجرّد عادة غريبة حقاً |
| Benim için birinci seçeneği seçmek daha kolay olurdu: Bedenim hakkındaki ilgili soru sorduğunda çocuğumu umursamamak, saklamak. | TED | والآن سيكون الخيار الأول أسهل لي: تجاهل ابنتي حين تسألني عن جسدي وإخفائه عنها. |
| Bana vardiyamın ne zaman biteceğini sormayacak mısın? | Open Subtitles | إذن , ألن تسألني عن موعد انتهاء عملي؟ |
| Biraz dengesiz davranıyordu, bana adadaki atları falan sordu. | Open Subtitles | كانت غريبة الأطوار و تسألني عن جياد بالجزيرة |
| Bana nereden geldiğini sordun, adını değil. | Open Subtitles | ! لقد سألتني من أين جاء فقط و لم تسألني عن اسمه |
| Onu buraya getirdiğin geceyle ilgili sorular sormaya başladı. | Open Subtitles | الأمر الهام أنها بدأت تسألني عن الليلة التي أتيت بها إلى هنا. |
| Elbette, bunu nasıl sorarsın? | Open Subtitles | كيف باستطاعتك حتى أن تسألني عن هذا ؟ |
| Eğer amcığını hatırlayıp hatırlamadığımı soruyorsan tabii ki hatırlıyorum. | Open Subtitles | بالطبع إذا كنت تسألني عن قطتك الصغيرة, بالطبع أتذكرها |
| Neden artık bana planlarımı hiç sormuyorsun? | Open Subtitles | لماذا لم تعد تسألني عن خططي المستقبلية؟ |
| 60 milyon dolar para topladık ve siz 25,000 $'lık bir çeki soruyorsunuz. | Open Subtitles | لقد جمعنا ستين مليون دولارا و أنت تسألني عن شيك قيمتة خمسة و عشرين ألفا؟ |
| Bu arada, hakkımda hiçbir şey bilmezken özel hayatımla ilgili sorular sorup bana birini ayarlamaya çalışman çok yakışıksız. | Open Subtitles | وبالمناسبة، من غير الملائم كلياً منك أن تسألني عن حياتي الخاصة وبعدها تحاول أن ترتب لي لقاء مع شخص ما |