| Dikkat et! Bunlar hayatta kazanacağın her şeyden daha değerli. | Open Subtitles | بحذر، تلك الأشياء تساوي أكثر ما ستصنعه في حياتك |
| Dikkat et! Bunlar hayatta kazanacağın her şeyden daha değerli. | Open Subtitles | بحذر، تلك الأشياء تساوي أكثر ما ستصنعه في حياتك |
| Fakat benim için 10.000 franktan daha değerli. | Open Subtitles | نعم لكنّها بالنسبة لي تساوي أكثر من عشرة آلاف فرنك |
| Bu bornoz ve bunu giyen kadın onları takdir etmeyen yüz kişiden daha değerlidir. | Open Subtitles | هذه العباءة والشخص الذي كان يرتديها تساوي أكثر من مائة شخص لا يقدرها |
| Bu bornoz ve bunu giyen kadın onları takdir etmeyen yüz kişiden daha değerlidir. | Open Subtitles | هذه العباءة والشخص الذي كان يرتديها تساوي أكثر من مائة شخص لا يقدرها |
| Noelde ona sürpriz olarak yapacaktım bunu. Şimdi, ya bu alet 25 papelden daha fazla eder,.. | Open Subtitles | كنتُ سأفاجئها بواحدةٍ في عيد الميلاد إما أن هذه تساوي أكثر من خمسة وعشرين دولاراً |
| 12 dolardan daha değerlidir. | Open Subtitles | اعتقد انها تساوي أكثر من 12 دولار |
| Bu yüzüğün senin için daha değerli olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | أَعْرفُ بأنّ الحلقةِ تساوي أكثر بكثيرِ مِنْ ذلك إليك. |
| Bildiğini sanıyordum, Federal Şerif Givens, ölüm, diri halimden daha değerli. | Open Subtitles | توقعتك تعلم ماريشال " قيفنز " حياتي تساوي أكثر من موتي |
| Onun hayatının benimkinden daha değerli olduğunu neden düşündüğünü bilmek istiyorum. | Open Subtitles | أريد أن أعرف لماذا تعتقد أن حياته تساوي أكثر مني |
| Bu çocuğun hayatının bizimkinden daha değerli olmasını nedeni. | Open Subtitles | لما تعتقد أن حياة هذه الضحية تساوي أكثر منا؟ |
| O listedeki isimler bu çocuğun canından daha değerli. | Open Subtitles | قائمة الأسماء تساوي أكثر من حياة هذا الفتى |
| Dirisinin ölüsünden daha değerli olduğu belli. | Open Subtitles | من الواضح أنها تساوي أكثر و هي حية من موتها |
| Bir zamanlar bana, bit tane canın bile yüzlerce kitaptan daha değerli olduğunu söylemiştin. | Open Subtitles | أخبرتني مرةً حياة واحدة تساوي أكثر من ألف كتاب |
| Bir zamanlar bana, bit tane canın bile yüzlerce kitaptan daha değerli olduğunu söylemiştin. | Open Subtitles | أخبرتني مرةً حياة واحدة تساوي أكثر من ألف كتاب |
| Bir kız 20 erkekten daha değerli. | Open Subtitles | بنت واحدة تساوي أكثر من 20 ولد |
| O birkaç diet sodadan daha değerlidir. | Open Subtitles | انها تساوي أكثر بكثيرُ مِنْ بَعْض الصودا القليلة السكّرِ |
| Bu zımbırtı, kabilenin sahip olduğu her şeyden daha değerlidir. | Open Subtitles | هذه الحُلي تساوي أكثر من كل شيء تمتلكه قبيتلك. |
| Bir kız, 20 erkekten daha değerlidir. | Open Subtitles | بنت واحدة تساوي أكثر من 20 ولد |
| Nicky, Gaugin tablosu buradaki 5 oda dolusu tablodan çok daha değerlidir. | Open Subtitles | نيكي) أيها الغلام) قيمة "الغوغان" تساوي أكثر من خمس غرف من اللوحات الموجودة في هذا المكان |
| Czarina Elması bile bir milyondan fazla eder. | Open Subtitles | إن قلادة الأميرة الروسية تساوي أكثر من مليون في حد ذاته |
| 25 bin dolardan daha fazla edeceği kesin. | Open Subtitles | متأكّدة أنّها تساوي أكثر من 25 ألفاً؟ |