| Bunu hak ettin. Yasemin Ejder'i şehrin en iyi çayhanesi olacak. | Open Subtitles | أنت تستحقها تنين الياسمين سوف يكون أحسن متجر للشاي في المدينة |
| Bence siz onu hiç hak etmiyordunuz. Kendisi çok güzel biriydi. | Open Subtitles | أنا لا أعتقد انك تستحقها في الحقيقة إنها حقاً جميلة للغاية |
| Size et, şarap ve müzik verdim ama size hak ettiğiniz konukseverliği sergileyemedim. | Open Subtitles | لقد أعطيتك اللحم والنبيذ والموسيقى ولكن لم أريك الضيافة التي تستحقها 597 00: |
| Ona layık değildin, bu yaptığın da cennete layık değil. | Open Subtitles | فإن نفسك لا تستحق النعيم بأكثر مما كنت تستحقها عروسا لك |
| Bebeğinin hak ettiği özel bakımı görebileceği bir yere gidiyoruz. | Open Subtitles | سنذهب إلى مكان ستتلقى فيه طفلتك الرعاية المخصصة التى تستحقها |
| Bundan zevk almak istemiyorum ama aramızda kalsın, bunu hak etmiştin. | Open Subtitles | حسنا، لا أريد أن أشمت، لكن فقط بيننا، كنت تستحقها |
| Aslında hiç hak etmiyorsun. - Aman, anne, lütfen. | Open Subtitles | يجب علي ألا أعطيك إياها فأنت لا تستحقها بالله عليك يا أمي, أرجوك |
| hak ettiğinizi almanız için yasalardan nasıl faydalanmanız gerektiğini biliyorum | Open Subtitles | أَعْرفُ كَيفَ أَستغلُّ القانونَ لضمان المنافعِ التى تستحقها. |
| Ed Exley gibi liderlerle elma çalan polis imajı geride kalacak Los Angeles de hak ettiği polis gücüne kavuşacak. | Open Subtitles | مع رؤساء كإكسلاي، ستمحى صورة رجال الشرطة الفاسدين، وستنعم لوس أنجلوس أخيراً بالشرطة التي تستحقها. |
| Canım, hayat hak etsen bile... sana yükselmek için... çok fazla şans tanımaz. | Open Subtitles | عزيزي، الحياة لاتعطيك الكثير من الفرص لترتقي للأعلـى حتـى لو تستحقها |
| Katharine Hepburn'ü hak etmiyorsun. | Open Subtitles | أنت لا تستحقها أودرى هيبورن أيضا جيده جداُ |
| Ona hiç hak ettiği gibi davranmadım. | Open Subtitles | لقد كنت دوما لا أعاملها بالطريقة التي تستحقها |
| Mesele şeflikse, kafana takma. Sen hak ediyordun. | Open Subtitles | لو أنها مسألة الزعامة , لا تقلق حيال هذا أنت تستحقها |
| Ona hak etmediğini söyledim ama beni dinlemiyor. | Open Subtitles | , أخبرته أنك لا تستحقها ولكنه لم يستمع إليّ |
| hak ettin. Çok çalışıyorsun. | Open Subtitles | حسناً أنتَ تستحقها فقد عملتَ جاهداً لذلك |
| Umarım sen de iyi bir tatil geçirirsin. Bunu hak ettin. | Open Subtitles | اتمنى ان تكون رحلتك جميلة ايضاً أنت تستحقها |
| Benim sana yaptiklarim yüzünden onu kazandigini, hak ettigini mi düsünüyorsun? | Open Subtitles | ماذا؟ أتعتقد أنك تستحقها أنك كسبتها بسبب ما فعلته لك؟ |
| Bu iş bittiğinde, ona layık olduğu düzenlemeyi yapacağım. | Open Subtitles | عندما ينتهي كل هذا سوف أقوم بإعطاءها الترقية التي تستحقها |
| Sonra konuşuruz. Bu anın tadını çıkar. hakettin. | Open Subtitles | سنتحدث لاحقاً, استمتع بهذه اللحظة وحسب, إنك تستحقها. |
| Buna değer. Hakettiğin yaşama sahip olmanı istiyorum. | Open Subtitles | استمع , الأمر يستحق أريدك أن تحظى بالحياة التي تستحقها |
| Aslında, Veronica'nın özel hayatına karışmak istememiştim, ama şimdi karıştığım için memnunum, çünkü sen onu haketmiyorsun. | Open Subtitles | أتعلم، أنا لم أُرِد أن أتدّخل في حياة فيرونيكا الشخصية لكن الأن أنا سعيد لأفعل هذا لأنك لا تستحقها |
| Birkaç gün izin yap. Buna değersin. | Open Subtitles | خذ إجازة لبضعة أيام فأنت تستحقها. |
| Al bakalım, bunu bileğinin hakkıyla Kazandın. | Open Subtitles | خـــــــــــــــــــــذ انت تستحقها |