| Şu anda öyle düşünmediğini biliyorum ama sen mutlu olmayı hak ediyorsun. | Open Subtitles | و أنا أعرف بأنك لا تظن هذا أنت تستحق أن تكون سعيد |
| O kendi çocuğunu terk etti. Anne olmayı hak etmiyor. | Open Subtitles | لقد تخلت عن طفلتها، إنها لا تستحق أن تكون أم |
| Aslında, aptal görünmeyi istemiyorsan aşık olmayı hak etmiyorsun demektir. | Open Subtitles | الحقيقة .. إن لم تكن مستعدا للتصرف بحماقة فأنت لا تستحق أن تكون عاشقا |
| Bence o kelimeyi söylemeyip, çekip gitmemenin sebebi burada olmayı hak ettiğini düşünmen. | Open Subtitles | أعتقد أنّ السبب لعدم إعطائي تلك الكلمة والخروج من هنا، هو لأنّك تعتقد أنك تستحق أن تكون هنا. |
| - Hemmy, gerçektende vatandaş olmayı hakediyorsun. | Open Subtitles | هيمي, تستحق أن تكون مواطن بشدة |
| Çünkü ilk kaptanın danışmanı olmaya layık olduğunuzu düşünmüştüm. | Open Subtitles | لأنني أعتقدتك تستحق أن تكون أول مستشار لحاكم |
| Bu, mutlu olmayı hak etmediğiniz anlamına gelmez. | Open Subtitles | سيدي. هذا لا يعني أنك لا تستحق أن تكون سعيداً. |
| Bu sabah benden istediğini düşündüm de müdür olmayı hak ediyorsun. Tebrikler. | Open Subtitles | لقد فكرت بما طَلبته مني هذا الصباح وأنت تستحق أن تكون مديراً، تهانينا |
| Burada olmayı hak etmiyorsun. | Open Subtitles | لكن لا تفعل، فإنّك لا تستحق أن تكون هنا. |
| Belki de burada olmayı hak ettiğini düşünüyorsundur. | Open Subtitles | قد تشعر أنك تستحق أن تكون هُنا من أنا لأحكم بذلك ؟ |
| Gerçekten Mükemmel Dedektif Topluluğunda olmayı hak ediyorsun. | Open Subtitles | هل حقا تستحق أن تكون في أعظم جمعية المخبر. |
| Bir baba olmayı hak etmediğini biliyorsun. Sen eziğin tekisin. | Open Subtitles | تعرف أنك لا تستحق أن تكون أباً، أنت مضطرب. |
| Bütün insanlar, ırk, renk, inancına bakılmaksızın özgür olmayı hak ediyor. | Open Subtitles | كل الرجال , بغض النظر عن العرق اللون او العقيدة تستحق أن تكون حر |
| Sana söylüyorum, çünkü mutlu olmayı hak ediyor. | Open Subtitles | ؟ أخبرك بهذا لانها تستحق أن تكون سعيدة |
| Eğer o başka birini bulmuşsa mutlu olmayı hak ediyordur. | Open Subtitles | إذا وجدت شخص آخر، تستحق أن تكون سعيدة. |
| Hepsini değil. Seninle olmayı hak edeni çevirmedi. | Open Subtitles | بالتحديد ليست التي تستحق أن تكون معك |
| Eğer öyle biri olmayı hak ediyorsan, bunu kabullen ve arkana bakma. | Open Subtitles | اذا كنت تستحق أن تكون ذلك الشخص , اذن امتكله ولاتنظر إلى الوراء . |
| Gülmezsen, oğlum olmayı hak edeceksin. | Open Subtitles | إن لم تضحك فأنت تستحق أن تكون إبني. |
| Mutlu olmayı hakediyorsun. | Open Subtitles | أنت تستحق أن تكون سعيدة، |
| Dina, prenses olmaya layık biri. | Open Subtitles | (دينا) تستحق أن تكون ملكة أكثر من أى امرأة أُخرى |