| Aksi halde, burada öğrenip burada dua eder, burada yemek yiyip, burada uyursunuz. | Open Subtitles | و إلا ستتعلمن هنا و تصلين هنا و ستعشن هنا و تنمن هنا |
| Bu yolculukta onlar için bol bol dua ettin mi? | Open Subtitles | هل كنتي تصلين كثيراً في هذه الرحله من اجل صديقاتك |
| Nehre varınca, 3 km batıya gidin çürük çarık bir köprü göreceksiniz. | Open Subtitles | عندما تصلين للنهر، اتجهي غرباً ميلين إلى جسر متهالك يشبه ابتسامة ملتوية |
| Yarın Londra'ya vardığında unutursun. | Open Subtitles | سوف تنسين الأمر برمته حين تصلين إلى لندن غداً |
| Buraya geldiğinde hallederiz, Tamam mı ? | Open Subtitles | سَأَتْركُك تَذْهبين. نحن سَنُرتب ذلك عندما تصلين ، إتفقنا؟ |
| Metroyla Oraya nasıl gideceğini falan biliyor musun? | Open Subtitles | أتعرفين كيف تصلين إلى مترو الأنفاق وما شباه؟ |
| Ankara'ya vardığınızda Amerikan Elçiliğine ulaşmaya çalış. | Open Subtitles | اذهبي الى السفارة الامريكية عندما تصلين الى انقرة |
| Sizin dua ettiğiniz Tanrı vergi kaçakçılığıyla suçlandığı için bu aralar çok meşgul. | Open Subtitles | الرب الذي تصلين له منشغل بتهم الإحتيال على مصلحة الضرائب. |
| Sizin dua ettiğiniz Tanrı vergi kaçakçılığıyla suçlandığı için bu aralar çok meşgul. | Open Subtitles | الرب الذي تصلين له منشغل بتهم الإحتيال على مصلحة الضرائب. |
| Kızların ismi sizinle aynı olan bu kadını sevmesi için dua ediyorsunuz. | Open Subtitles | تصلين أن تحب الفتيات هذه المرأة والتي لديها نفس اسمك |
| Mutlu oldukları anların çok olması için dua ediyorsunuz. | Open Subtitles | تصلين أن تمضي عليهم لحظات من السعادة الشديدة |
| İki-üç gün dinlen. Oraya varınca bizi ara. | Open Subtitles | ارتاحي يومين أو ثلاثة اتصلِ بي حينما تصلين هناك.. |
| Eve varınca arayacağını söylemiştin. | Open Subtitles | آسفة أن أكلمك باكرا و لكنك قلت أنك ستكلميني عندما تصلين |
| Oraya varınca, terminalin önündeki park yerine gitmeni istiyorum. | Open Subtitles | عندما تصلين إلى هناك، أريدكِ أن تذهبي إلة موقف السيارات أمام المدخل |
| Pekâlâ, Oraya vardığında beni ara ve dikkatli ol, tamam mı? | Open Subtitles | حسنا , كلمينى عندما تصلين واحترسى حسنا ؟ |
| Jeep'e vardığında sakın bekleme. | Open Subtitles | عندما تصلين إلى سيارة الجيب لا تنتظري أي شيء ، أي شيء ولو لم ينجح هذا ، إجري |
| Talimatlar sen vardığında otel odanda seni bekliyor olacak. | Open Subtitles | التعليمات ستجدينها لما تصلين لـ غرفتكِ بالفندق. |
| Evet, bu kapıdan çıkıpta zamanı geldiğinde, kaynaklarını kullanarak bizide bu cehennem deliğinden kurtarabilirsin. | Open Subtitles | اجل, وعندما تصلين إلى هناك ربما, يمكنكِ إستخدام نفوذكِ لإخراجنا من هذا الجحيم |
| Bu yaşa geldiğinde böyle düşünceler geçiyor aklından işte. | Open Subtitles | عندما تصلين إلى مثل سني تخترق هذه الأفكار ذهنك |
| - Kim? Dediler ki, Oraya gidince çok memnun olacaklarmış. | Open Subtitles | لجنة الترحيب قالوا إنهم سيسعدون جدا عندما يرونك تصلين إلى هناك |
| Oraya vardığınızda bizim için bir şey yapmanızı istiyoruz. | Open Subtitles | الآن، حالما تصلين هناك، نحتاج منك أن تفعلي شيئاً لأجلنا |
| Oraya gittiğinde kimse senin atlet ya da serseri olduğunu bilmiyor. | Open Subtitles | أعني، حين تصلين هناك أنه مثل لا أحد يعرف أنكٍ مع الرياضيون أو أنكٍ مختله |
| Kasabaya ulaştığın zaman, kendine rahat bir yer bul iyi bir yatağı olsun. | Open Subtitles | عندما تصلين للبلدة ابحثي لكِ عن .. مكان مريح أعني ، فراش مريح |
| Geçit'e ulaştığında, ayrılma zamanı. | Open Subtitles | عندما تصلين إلى الترانزيت فإنه وقت للإفتراق |
| Sen dinlen. Eve vardığın zaman beni ara. | Open Subtitles | اتصلي بي عندما تصلين للبيت |