| İsim değil, ama araştırmayı daraltmaya yetecek bir şey. | Open Subtitles | ربما ليس اسما, ولكنه شيء ما سيساعدنا على الأرجح في تضييق نطاق البحث |
| - Kızılötesiyle bakıp arama alanını daraltmaya çalışacağım. - Anlaşıldı. | Open Subtitles | سأرى اذا كان يمكننا تضييق الاختيارات بالآشعة تحت الحمراء |
| Tamam, alet izleri sayesinde arama alanımızı daralttık diyelim. | Open Subtitles | حسنا، دعونا نقول اننا تضييق علامات أداة، |
| İntestinal daralma olmadığından emin olmak için baryum lavmanı yapmamız gerek. | Open Subtitles | علينا أن نحقنها شرجياً بالباريوم لنتأكد من عدم وجود تضييق داخلي |
| Ama sorun şu ki, daha da netleştirmek için aralığı daraltmak zorundayız. | Open Subtitles | ولكن المشكلة هي من أجل جعلها أكثر وضوحا، يجب علينا تضييق الفتحة، |
| Şirketlerini satsınlar diye, adamlari iyice sıkıştırıyor. | Open Subtitles | هو يحاول تضييق الخناق على هؤلاء الرجال في بيع شركاتهم إليه "قتال" |
| Umarım davetli listesi, listeyi Ashley ve artı bir kişiye daraltabilir. | Open Subtitles | على امل ان قائمة المدعوين تضييق لاشلي وعلى بعد واحد زائد. |
| Biliyorum, umuyorum ki bütün bu araştırma... bize alanı daraltmada yardımcı olur. | Open Subtitles | أعلم، لكن آمل أن يساعدنا كل هذا البحث على تضييق المواقع |
| Layla'nın liderliğinde tuzağı yavaşça daraltmaya başlıyorlar. | Open Subtitles | حالما تبدأ ليلى بالقيادة ببطأ يبدأون في تضييق الفخ |
| Her iki şekilde de çemberi daraltmaya yardımcı olacak. | Open Subtitles | بكلا الحالتين، فهو يساعد على تضييق الهدف |
| Jack, daraltmaya çalışıyoruz. | Open Subtitles | جاك , نحن نحاول تضييق نطاق البحث |
| Bulacağı bir şey arayacağımız bölgeyi daraltmaya yarayabilir. | Open Subtitles | ربما وجد شيئاً يساعدنا في تضييق البحث |
| Yaşları 14 ile 30 arasında değişiyor. Hedefi 15 bin şüpheliye kadar daralttık. | Open Subtitles | تم تضييق الهدف إلى 15 ألف مشتبه به |
| Çapraz eşleştirilmesi gereken yüzlerce liste var ve Bay Bauer'ın tecrübelerine dayanarak arama alanını daralttık. | Open Subtitles | ,هناك المئات من القوائم التي يجب تحليلها وبخبرة السيد (باور) تمكنا من تضييق نطاق البحث |
| İyi haber, Ajan Harris'in Sands'le konuşması sayesinde NZT'yi üretebilecek kimyacılar havuzunu oldukça daralttık. | Open Subtitles | الأخبار الجيدة هى انه بفضل حديث العميله (هاريس) مع (ساندس) تمكنا من تضييق الحلقه الذي قد يُعد ال(ن.ز.ت) |
| Söylemene izin verilen şeylerde gerçekten daralma yaşanıyor. | TED | ولذلك كان هناك تضييق أصيل حول ما هو مسموح بالقول. |
| El tarağı falanjiyal eklemlerinde, asimetrik daralma var. | Open Subtitles | تضييق غير متناظر على المفاصل السلاميّة الأوّليّة |
| Ama olasılıkları daraltmak neredeyse imkânsız. | Open Subtitles | لكن تضييق معنى لها يكاد يكون من المستحيل. |
| Alanı daraltmak için yardımınıza ihtiyacımız olacak. | Open Subtitles | سنحتاج إلى مساعدتك في تضييق النطاق |
| Şirketlerini satsınlar diye, adamlari iyice sıkıştırıyor. | Open Subtitles | هو يحاول تضييق الخناق على هؤلاء الرجال في بيع شركاتهم إليه. "قتال" |
| Şimdi ondan bahsetmek bile sıkıştırıyor. | Open Subtitles | حتى اليوم أحصل على تضييق عند الحديث عنه |
| Yol güzergâhını belirli bir zaman aralığına daraltabilir misin? | Open Subtitles | هل يُمكنك تضييق نمط الطريق الذي سارت عليه الشاحنة لوقت مُحدد ؟ |
| Tamam, bunu biraz daha daraltabilir miyiz? | Open Subtitles | حسنا، واعتني تضييق أسفل قليلا؟ |
| Gunderson bize bölgeyi daraltmada ve Bennett'i bulmada yardımcı olacak. | Open Subtitles | جاندرسون) ساعدنا في تضييق) (الأماكن للبحث عن (بينيت |