"تطيق الإنتظار" - ترجمة من عربي إلى تركي

• sabırsızlanıyor
• sabırsızlanıyorsun

Biraz daha iyi olduğunda sizi görmek için sabırsızlanıyor.
و هي لا تطيق الإنتظار لتراكم عندما تتحسّن حالتها قليلاً

Susan, Frank Pierce'ı yürekten seviyor ve onun kollarına koşmak için sabırsızlanıyor.
سوزان) تحب (فرانك بيرس) جداً) و لا تطيق الإنتظار حتى تكون بين ذراعيه

Vika gitmek için sabırsızlanıyor. Ben o kadar emin değilim.
فيكا) لا تطيق الإنتظار للرحيل) أمّا أنا، فلستُ على يقين من أمري بعد

Karen'ı eline geçirip öldürmek için sabırsızlanıyorsun sanki her şeyi çözecekmiş gibi.
لا تطيق الإنتظار لتضع يدكَ عليها وتقتلها كما لو كان ذلكَ سيصحح كل شيء

- Bahse girerim gidip ne olduğunu öğrenmek için sabırsızlanıyorsun.
-أراهن على أنك لا تطيق الإنتظار لتكتشف

Ellen okul değiştirmek için sabırsızlanıyor.
(إلين) لا تطيق الإنتظار لتغير مدرستها

Beni öldürmek için sabırsızlanıyorsun, değil mi?
لا تطيق الإنتظار لقتلي، صحيح؟