| Baban gibi konuşmak istemiyorum ama, belki de ona bir şans vermelisin dostum. | Open Subtitles | حسنا ً , لا أعني ان أطبق صوت أبوك بالضبط لكن يجب عليك أن تعطيها فرصة أخرى ياصغيرة |
| Aslında şey, gelirse bu notu ona verir misin lütfen? | Open Subtitles | هل تستطيع أن تعطيها هذه الرسالة إذا عادت هنا ؟ |
| Tam zamanı olmasada, Ona bütün paranı ver demiyorum ki. | Open Subtitles | حتى لو لم يكن الوقت مناسب الآن فأنت لن تعطيها كل نقودك |
| Onları, bana vermesi için ona vermen gerekiyordu. | Open Subtitles | يفترض بك أن تعطيها إياها حتى تعطيني هي إياها |
| Sana daha çok kızması için bir bahane vermek istemiyordun. | Open Subtitles | و انتِ لم تريدى ان تعطيها سبب لتصبح غاضبه منكِ |
| Ona bu gücü verme | Open Subtitles | لا تعطيها هذا النوع من القوه إنه يوم مولدكِ، أعيدي حساباتكِ |
| Senin bir karar vermeni bekliyorlarsa karar vermek kötü bir fikir olmayabilir. | Open Subtitles | إنهم يتطلعون إليك لمشورة أمينة ربما ليست فكرة سيئة أن تعطيها وحسب |
| Böylece o içeri girince belki... onu tanır ve bir işaret falan verirsin. | Open Subtitles | عندما تعود إلى هنا ربما تستطيع التعرف إليها وأن تعطيها أي إشارة أو شيء من هذا القبيل |
| Etik, doğru anda düğmeye basması için Hedge'e ne talimat verebilir? Kendiniz çözmek için şimdi durdurun. | TED | فما عسى التوجيهات التي تعطيها إيثيك إلى هيدج لكي يكبس الزرّ في اللحظة المناسبة؟ |
| Hey, neden bayana parasını vermiyorsun? | Open Subtitles | النصف الثاني ستأخذينها, ان مارست الجنس الفموي لي لما لا تعطيها مالها؟ |
| Banyo. Bu çok kolay. Neden ödülü doğrudan ona vermedin? | Open Subtitles | حمام ، هذا سهل ، لم لا تعطيها الميدالية؟ |
| Düşünüyordum da, sen belkide ona çok özel bir şey vermelisin. | Open Subtitles | كنت افكر انه من الواجب ان تعطيها شيئا مميزاً |
| Ve sana yardım etmek istiyorum, ama telefonu ona vermelisin. | Open Subtitles | و اربد ان اساعدك لكن يجب ان تعطيها السماعة |
| Anahtarı size bıraksam geldiklerinde onlara verir misiniz? | Open Subtitles | هل أثق فى أن أترك مفاتيحى معك وعندما يحضرون تعطيها لهم ؟ |
| Yapman lazım. Lütfen. Ve hey, bu çeki benim için verir misin? | Open Subtitles | و أيضاً، هل بإمكانك أن تعطيها هذا الشيك عني |
| Ona verdiğin şansı bizede ver. | Open Subtitles | فقط أعطنا نفس نسبة الشك التي تعطيها إيّاه. |
| - Ona biraz daha zaman vermen için. - Bu şey atlatacak. | Open Subtitles | لكى تعطيها وقت اطول انها سوف تمر خلال ذلك الشئ انا اعرف ذلك |
| Kusura bakma, ahbap. Bu küçük bahşiş az önce sana,.. ...senin küçük bahşişini ona verme şansını kaybettirmişe benziyor. | Open Subtitles | آسفه ، يبدو أن هذا البقشيش القليل قد أفقدك فرصة أن تعطيها عضوك الصغير |
| Ona ağrı için bir şeyler vermeni istiyorum fakat bilinci yerinde olsun. | Open Subtitles | اريدك أن تعطيها شيئاً للألم ولكن تأكد أن تبقى واعية، مفهوم؟ |
| -Bu onu satın almak gibi olur. -Hayır, bu bir alışveriş. Sen ona bir armağan verirsin, o da sana. | Open Subtitles | أعتقد أن الأمر مثل تبادل الهدايا أن تعطيها جرعتك و هي تعطيك جرعتها |
| Ah. Şey, benim için bunları ona verebilir misin? | Open Subtitles | أوه, حسنا, هل ممكن أن تعطيها هذه من أجلي؟ |
| Hiç vermiyorsun. Bir dene. | Open Subtitles | لم تعطيها فرصة من قبل، ربما يجب أن تفعل ذلك |
| Şu GPS aletini niye ona vermedin çaylak? | Open Subtitles | لمَ لا تعطيها جهازاً لتحديد المواقع أيها الإختباري؟ |
| Ona bilgi veriyor. Maddeye bilgi ekleyerek, yaşam ona o strüktür olmadan olmayacak bir işlev veriyor. | TED | إنها تعطيها معلومات. بإعطاء معلوات للمادة، تعطيها وظيفة مختلفة عن لو لم تكن تلك البنية موجودة. |
| Garson kız iki menü verdi ama bir dakika, bir tanesini geri aldı. | Open Subtitles | تعطيها النادلة قائمتان لكن مهلاً ... والآن تأخذ أحداها |
| Ona en güzel odamızı verip, hesabımdan her gün meyve sepeti ekstra çikolata ve çiçekler ayarlar mısın? | Open Subtitles | هل يمكن أن تعطيها أجمل غرفة لدينا مع سلة فاكهة. و شوكولاتة إضافية زهور فى كل يوم. |
| Eğer sen, bu arabayı çok fazla beğendiysen, sen, babacığa onu niye veriyorsun? | Open Subtitles | إذا كنتى تحبّين هذه السيارة كثيرا, لماذا تعطيها لأبى |