| Bu aşırı alçakgönüllü davranışlar... krala körü körüne itaat etmeyi telafi etmeyecektir. | Open Subtitles | هذه الأفعال مفرطة التواضع لن تعوّض عن طاعة التاج |
| Kadın gerçeği öğrendiğinde, yaptıklarını telafi etmek istedi ve Dunya'nın mutluluğuna vesile olmaya karar verdi. | Open Subtitles | عندما اكتشفت مارتا أن زوجها كاذب أرادت أن تعوّض دونيا بأن تزوجها وقررت أن تسعد دونيا |
| Bana gösteremediği sevgiyi seninle telafi etmeye çalıştım. | Open Subtitles | جعلتك تعوّض عن الحب الذي عجز عن منحي إياه بعد الآن |
| Bilmiyorum ama o saat kesinlikle bir şeyleri telafi ediyordur. | Open Subtitles | حسناً، لست أدري ولكن تلكَ السّاعة تعوّض شيئاً آخر. |
| Pekâla, Belçikalı işini telafi etmeyecek, ama bu da başlangıç sayılır. | Open Subtitles | لن تعوّض عن المهمة البلجيكية ولكنّها بداية |
| Zararınız telafi edilmeli. Bunu hak ettiniz. | Open Subtitles | تستحق أن تُعوّض عن ذلك لابد وأن تعوّض |
| Bence bunu şimdi telafi ediyorsun. | Open Subtitles | أعتقد أنّك تعوّض عن ذلك الآن. |
| Belki telafi edebilirsin. | Open Subtitles | ربما يمكنك أن تعوّض عليّ |
| Umarım bu hatanı telafi edersin. | Open Subtitles | .وأتمنى أن تعوّض عمّا جرى |
| Üsteğmen Edel'e eşlik ederek hatanı telafi edebilirsin. | Open Subtitles | يمكنك أن تعوّض هذا بمرافقتك للملازم أول (إيدل) |
| Ama yemeği telafi edemezdi. | Open Subtitles | ولكنّها لا تعوّض عن الوجبة. |
| - Nerdeyse kuduz aşısını telafi eder. - Nerdeyse. | Open Subtitles | -بالكاد تعوّض حقَن داء الكلب |
| - Hayır, ben- Aşırı telafi demedim. | Open Subtitles | -لمْ أقُل تعوّض بمبالغةٍ . |
| Aşırı telafi demedim. | Open Subtitles | -لمْ أقُل تعوّض بمبالغةٍ . |
| Her şeyi telafi edeceğini. | Open Subtitles | .تعوّض كل شيء |
| - Hayır, ben- Aşırı telafi demedim. | Open Subtitles | -لمْ أقُل تعوّض بمبالغةٍ . |