| Üstümle görüştüm. Senin için bu geceye bir uçuş ayalamışlar. | Open Subtitles | إذاً، تكلمتُ مع رئيسي، وهنالك رحلةٌ مغادرة، تُقلع الليلة |
| Ekdahl ile görüştüm. | Open Subtitles | لقد تكلمتُ معَ إكدال للتو |
| Peki ya yüksek sesle konuşursam ya da yanlış bir şey söylersem? | Open Subtitles | وإن تكلمتُ بصوتٌ عالٍ وقلتُ الشيء الخاطئ؟ |
| Ama eğer ziyaret etmeden konuşursam, kendi kendime konuşuyormuşum gibi olur. | Open Subtitles | لكن إذا تكلمتُ عندما أزورك سيبدو كأنني أتكلم مع لنفسي |
| Babam beni sorumlu yaptı. Ama mecliste son konuştuğumda saçmalamıştım. | Open Subtitles | ،والدي تركني مسؤول ولكن آخر مرة تكلمتُ مع الحكومة |
| Bak, onlarla son kez konuştuğumda Midland, Texas'dalardı. | Open Subtitles | إسمع، في آخر مرة تكلمتُ بها معهم لقد كانوا في بلدة "مدلاند"، "تكساس". |
| Amir'in taksisinde çalışan sürücülerden biriyle görüştüm. | Open Subtitles | إذن، لقد تكلمتُ إلى أحد السائقين الذين إستأجروا سيّارة (أمير) |
| Duncan'la görüştüm. Mahkemeler kapalı. | Open Subtitles | (تكلمتُ مع (دنكان تم إغلاق المحاكم |
| Hill'in kitabı için yayıncıyla görüştüm. | Open Subtitles | تكلمتُ معَ ناشر كتاب (هِيل) |
| Sadece, düşündüm ki doğrudan seninle konuşursam, | Open Subtitles | أعتقدتُ بأني لو تكلمتُ معك شخصياً |
| Zelman'la bunu mahkemeye taşıyıp mücadele etsek diye konuştuğumda, kazanamayacağımız söyledi. | Open Subtitles | تكلمتُ معَ (زيلمان) لترى إن كانَ بإمكاننا اللجوء إلى المحكمة و مُقاومة ذلك، و قالَ أننا لن نربحَ بذلك |
| Meghan'la telefonda konuştuğumda... | Open Subtitles | عندما تكلمتُ مع (ميغان) على الهاتف |