| Belki gelecekte gerçek olamayacak kadar iyi bir kızla tanışırsınız, ve o kız, pekâlâ bir süper 'femme fatale' çıkabilir. | Open Subtitles | ربما المرة القادمة عندما تلتقون فتاة وترون انها مثالية اكثر من ان تكون حقيقية ربما سوف تكون المرأة المميتة المثالية |
| gerçek olamayacak kadar biraz iyi olabilen şeyler, ne demek istediğimi biliyorsun değil mi? | Open Subtitles | الأمور تبدو مثالية لدرجة لا يمكن أن تكون حقيقية أفهمت قصدي؟ |
| İsa aşkına, bu ani yükselişin gerçek olamayacak kadar iyi olduğunu anlamamak için salak olmak gerekiyor. | Open Subtitles | سُحقاً، أن تكون أحمقاً بأن لا تظن نجاحاته الهائلة كانت جيدة للغاية أن تكون حقيقية. لكن الخيانة هي الخيانة |
| Güçlerinin gerçek olmasını dilediğin için gerçekti. | Open Subtitles | أردتها أن تكون حقيقية وكانت كذلك |
| - Sanırım gerçek olmasını istemedim. | Open Subtitles | أعتقد أنني لم أردها أن تكون حقيقية |
| Silahları size doğrulmuş kalacak dediğiniz gerçek olsa iyi olur. | Open Subtitles | إنهم حفظ بنادقهم عليك، لذلك كنت أفضل أن تكون حقيقية. |
| gerçek olmalı. Bu yüzden sizi seçtim. | Open Subtitles | يجب أن تكون حقيقية,لهذا أخترتك |
| - Tüm bu gelin olayları gerçek olmayacak kadar güzel. | Open Subtitles | كان يجب أن أعرف أن رحلتي هذه للزواج أروع من أن تكون حقيقية |
| O anlaşmanın gerçek olamayacak kadar iyi olduğunu biliyordum. | Open Subtitles | كنت أعرف أن تلك الصفقة أفضل من أن تكون حقيقية. |
| Tek sorun gerçek olamayacak kadar iyi bir teklif aldığımda Hemen kıllanırım. | Open Subtitles | ...أنه عندما يتم عرض صفقة علي أفضل من أن تكون حقيقية هذا لأنها كذبة |
| Bana bir öykü anlattı gerçek olamayacak bir öykü. | Open Subtitles | لقد أخبرني بقصة لا يمكن أن تكون حقيقية |
| Evet ama sen her zaman, "Kulağa gerçek olamayacak kadar hoş geliyorsa büyük ihtimal öyledir" dersin. | Open Subtitles | نعم، لَكنَّك تَقُولُ دائماً "لو أنها تَبْدو رائعة فمن المحتمل أن تكون حقيقية". |
| Bazılarına göre gerçek olamayacak kadar güzel sayılır. | Open Subtitles | للبعض تصنف تحت بند "أفضل من أن تكون حقيقية" |
| Açıkçası Tahiti gerçek olamayacak kadar güzel. | Open Subtitles | بصراحة، "تاهيتي" أجمل من أن تكون حقيقية. |
| Açıkçası Tahiti gerçek olamayacak kadar güzel. | Open Subtitles | بصراحة، "تاهيتي" أجمل من أن تكون حقيقية. |
| Sen ve Jackie beraber olacaksanız, bunun gerçek olmasını istersin, böyle değil. | Open Subtitles | إذا أردت أن تُضاجع (جاكي) فتوَدُ أن تكون حقيقية , ليست مِثل هذه |
| Mmm, gerçek olmasını istedim. | Open Subtitles | أردت ان تكون حقيقية |
| Bu iş gerçek olsa iyi olur. | Open Subtitles | هذا أفضل أن تكون حقيقية. |
| Bunun gibi bir hikaye gerçek olmalı dedi. | Open Subtitles | قالت أن قصة كتلك يجب أن تكون حقيقية |
| - gerçek olmayacak kadar iyi dedin. | Open Subtitles | لكنك قلت أنه من الخيال أن تكون حقيقية |