| Başkalarından fikirlerini kendiliğinden değiştirmelerini bekleyemeyiz. | TED | لا يمكننا أن نتوقع من الآخرين أن يغيّروا مواقفهم بشكل تلقائي. |
| Geğirmek de kendiliğinden olur. Ama hiç de romantik değildir. | Open Subtitles | بربك، فالتجشؤ تلقائي والتجشؤ ليس رومانسي |
| Spontane bir biçimde rastgele biriyle tanışmak istiyorum. Hepsi bu. | Open Subtitles | أنا فقط أقول انني أريد أن أريد أن أقابل فتاة بشكل تلقائي دون تخطيط مسبق |
| Spontane bir biçimde rastgele biriyle tanışmak istiyorum. Hepsi bu. | Open Subtitles | أنا فقط أقول انني أريد أن أريد أن أقابل فتاة بشكل تلقائي دون تخطيط مسبق |
| Başka seçeneği yoktu. otomatik davranış. Bencillik de değil, özgecilik de değil. | TED | ليس لديه من خيار. إنه تصرف تلقائي. فهو ليس أنانياً ولا مؤثرًا. |
| Jim burada merdivenlerden iniyor, biyonik ayak parmağı bir sonraki basamağa doğru yöneliyor, kendisi bacağını oynatmaya çalışmadan bu doğal hareketler otomatik ortaya çıkıyor. | TED | هنا يخطو جيم نزولًا، ويصل بإصبع قدمه الآلية إلى الدرجة التالية، أظهر هذه الحركات بشكلٍ تلقائي وطبيعي دون أن يحاول تحريك طرفه بشكلٍ كامل. |
| Bankalar artık bunları otomatikman yapıyorlar. | Open Subtitles | تقوم المصارف الآن بعمل كل هذا بشكل تلقائي |
| Ben de çok doğalım. | Open Subtitles | انا تلقائي ايضاً |
| ...bana dedi ki çok doğalmışım... | Open Subtitles | ...وضحت مؤخراً .... انا تلقائي جداً |
| Hedefiniz iş için telsiz taşıyorsa, böceği pile yerleştirip onları değiştirerek tek taşla iki kuş vurabilirsiniz. | Open Subtitles | إذا كان هدفك يرتدي راديو للعمل ستتمكن من نيل عصفورين بحجر بتزويدها بتشغيل تلقائي |
| İlk hareket falan yoktu. Daha çok kendiliğinden gelişen seksüel patlamaydı. | Open Subtitles | لم يكن هناك خطوة أولى لقد كان الأمر مثل إحتراق جنسي تلقائي |
| Tavandaki yangın kendiliğinden tutuşan yakıt kaynaklıydı. | Open Subtitles | حريق السقف كان إشتعال تلقائي إشتعال تلقائي ؟ |
| Doğru atmosferik şartlar altında kendiliğinden yanabilirsiniz. | Open Subtitles | تحت الظروف الجوية المناسبة من الممكن أن يحدث احتراق تلقائي |
| Herkese küçümseyerek bakıyorsun, Spontane ya da sevgi dolu bir şey yapmaktan acizsin. | Open Subtitles | أنت تنظر للجميع بتكبر، و أنت غير قادر على فعل أي شيء تلقائي أو حنون فعلاً. |
| Evet. İşte bu, Spontane kutup tersinmesine bir takviyedir. | Open Subtitles | نعم، هذا التراكم يؤدي إلى انعكاس قطبي تلقائي |
| Spontane hücresel yenilenme. | Open Subtitles | تجديد خلوي تلقائي |
| Yani bunun çözülmesi ve otomatik olması gerektiğini biliyordum. | TED | لذك علمت انه يحب ان تحل هذه المعضلة وبشكل تلقائي |
| Bu size tehditi kaldırma imkanı sağlar fakat bunu otomatik olarak kaldıramazsınız. | TED | يعطيكم خيار إزالتها، لكنه لا يزيلها بشكل تلقائي. |
| Her şey çok doğal ve olağan görünmeli. | Open Subtitles | كُلّ شيء يَجِبُ أَنْ يَبدو تلقائي وطبيعي |
| Yeterince doğal, yeterince maceraperest, yeterince komik değildir. | Open Subtitles | و لا احد تلقائي بما فيه الكافيه و لا مغامر و مسلي |
| Her seferinde otomatikman aynı fikirde oluyorlar. - Sürekli de yapmıyorlar. - Evet, yapıyorlar. | Open Subtitles | وكأنهما لا يتحديان بعضهما مطلقاً فهما متفقان دائماً بشكل ٍ تلقائي |
| Ben de çok doğalım. | Open Subtitles | انا تلقائي ايضاً |
| ...bana dedi ki çok doğalmışım... | Open Subtitles | ...وضحت مؤخراً .... انا تلقائي جداً |
| Hedefiniz iş için telsiz taşıyorsa, böceği pile yerleştirip onları değiştirerek tek taşla iki kuş vurabilirsiniz. | Open Subtitles | إذا كان هدفك يرتدي راديو للعمل ستتمكن من نيل عصفورين بحجر بتزويدها بتشغيل تلقائي |
| Bu tek taraflı aşk diğer taraf öğrenince kendi kendine öldü. | Open Subtitles | حب من طرف واحد.. ينتهي بشكل تلقائي عندما يعرف الطرف الأخر. |