| Nassau Bölgesindeki bir numaralı kaçağın peşindeyim onu bulduğum zaman, ki bulacağım sizinkiler, ben o rozeti takayım diye ters parendeler atacak. | Open Subtitles | أنا الاول في المتغيب في مقاطعة ناسو وعندما أجدها وأنا سأجدها أولادك سيظربون التحيه للتاكيد أنني ألبس تلك الشارة |
| Ağzından bir yanlış söz daha çıkarsa göğsündeki o rozeti söker çıkarırım. | Open Subtitles | عبارة أخرى مغلوطة تخرج من فمك و سأنزع تلك الشارة من على صدرك المنتفخ |
| O rozet bu duvarların dışında işe yarayabilir ama burada farklı kurallarımız var. | Open Subtitles | تلك الشارة ربما تعمل في خارج هذه الجدران لكن هنا, لدينا قوانين مختلفة |
| O rozet gerçek gümüş bile değil. | Open Subtitles | تلك الشارة ليست حتى فضةَ أصلية |
| Cebimde o rozetin olduğunu bilmek hiçbirşeyi yanlış yapmayacağım anlamına geliyordu. | Open Subtitles | معرفتي أنني أحمل تلك الشارة في جيبي، يعني أنني لن أقترف أيّ خطأ |
| İçten içe bu rozeti isterdim, isabet oldu. | Open Subtitles | سرا , أنا لطالما أردت تلك الشارة وكل شيء مضى كما خططت له |
| Şu anda bile halen bu salonda oturup bu kimliği göremeyenler var. | Open Subtitles | والآن هناك ناس مازالو في قاعة المحكمة هذه لا يستطيعوا رؤية تلك الشارة |
| Sorunun varsa hemen çıkar o rozeti | Open Subtitles | لذا، إذا كان لديك مُشكلة بهذا فإخلع تلك الشارة حالاً |
| o rozeti alış şeklini düşününce buradan iki ayağının üstünde çıkabileceğin aklıma gelmezdi. | Open Subtitles | وضع تلك الشارة مثلما فعلت، لمْ أعتقد أبدًا أنّك ستخرج من هنا على قدميك. |
| Mavi üniformayı giymek, o rozeti takmak duyduğum gurur zafer... | Open Subtitles | أن تكون مرتديـاً زي الشرطي , أن تكون مرتديـاً تلك الشارة الفخرالذيشعرتبـه ... المجد... |
| Mavi üniformayı giymek, o rozeti takmak duyduğum gurur zafer... | Open Subtitles | أن تكون مرتديـاً زي الشرطي , أن تكون مرتديـاً تلك الشارة الفخرالذيشعرتبـه ... المجد... |
| o rozeti ne kadar çok istediğini, ikimiz de biliyoruz. | Open Subtitles | كلانا يعلم... رغبتكَ الشديدة في استعادة تلك الشارة |
| o rozeti takacak mısın artık? | Open Subtitles | هل ستضعُ تلك الشارة مجدداً أم ماذا ؟ |
| O rozet hiç sana ait olmadı zaten. | Open Subtitles | تلك الشارة لم تكن لكَ في المقام الأول. |
| O rozet hiçbir zaman senin değildi. | Open Subtitles | تلك الشارة لم تكن لكَ في المقام الأول. |
| New York polisi -007 gibiydi. O rozet onlara öldürme hakkı tanıyor. | Open Subtitles | المشكلة،أن شرطة "نيويورك" يعتقدون أنهم (جيمس بوند) ، تلك الشارة أعطتهم رخصة للقتل. |
| Çünkü O rozet bir yemindir. | Open Subtitles | لأن تلك الشارة هي وعد |
| Ama o rozetin yükü bir gün ağır gelirse bizi nerede bulacağını biliyorsun. | Open Subtitles | لو بدأت تلك الشارة تُثقل كاهلك، تعرف أين تجدنا ... |
| İkinci olarak, o rozetin bir sikim değeri yok. | Open Subtitles | ثانياً: تلك الشارة لا تعني لي شيئاً |
| bu rozeti hak etmiyorsun. | Open Subtitles | انت لا تستحق تلك الشارة |
| Nick Fury, bana bu rozeti verdi. | Open Subtitles | (نيك فيوري)... أعطاني تلك الشارة. |
| Bay Finley, mesela, bu kimliği göremez. | Open Subtitles | ،السيد فينلاي لايستطيع رؤية تلك الشارة |