| Bu bilgi oğlunu incitmez eğer incitiyorsa bu benim için ilişki sayılmaz. | Open Subtitles | تلك المعلومة لن تؤذي طفلك وان فعلت, فهذه العلاقة ليست جيدة لي |
| Herkesin göremeyeceğinin farkındayım, ama yürekten bakınca, insan çok fazlasını görebiliyor, her ne kadar Bu bilgi senin için önemsiz olsa da.. | Open Subtitles | أن أعلم أن الجميع لن يستطيع رؤيتها ولكن من لديه قلب, يستطيع رؤية الكثير على الرغم من عدم أهمية تلك المعلومة لك |
| Evet, ne yazık ki ben biliyorum, Bu bilginin tabletlerinizde resimleri var. | Open Subtitles | نعم,لسوء الحظ أعرف و تلك المعلومة على كمبيواترتكم اللوحية على شكل صور |
| Geriye kalan Bu bilginin Euphemia'ya iletilmesi... | Open Subtitles | كل ما تبقى هو أن اوصل تلك المعلومة إلى يوفيميا |
| Kocam biyopsiye ihtiyacı olduğunu söyliyor ve bu bilgiyi benden saklamış. | Open Subtitles | أخبرني زوجي أنه بحاجة لتحليل فقط وقد أخفى تلك المعلومة عني |
| Bağışlayın Sayın Başkan ama, bu bilgiyi delegasyonla paylaşmanız, paniğe yol açar. | Open Subtitles | مع احترامي، سيدتي الرئيسة اشراك تلك المعلومة مع المبعوثين قد ينشر الذعر |
| Benim. O bilgiye derhal ihtiyacım var. Anladın mı beni? | Open Subtitles | هذا أنا، اسمع، أريد تلك المعلومة التي تحدّثنا عنها بأقرب فرصة، أتفهم؟ |
| Sen de onun gibi bu bilgiye neden ve nasıl ulaştıklarını öğrenmek istemelisin. | Open Subtitles | يجب عليك معرفة كيف و لماذا حصلوا على تلك المعلومة بنفس القدر مثلها. |
| Diğerleri Bu bilgi için sana işkence ederdi. | Open Subtitles | كان ليعذبك الفريق الآخر لكي يستخرج منك تلك المعلومة |
| Demek ki Bu bilgi her ikiniz için de hayati öneme sahip. | Open Subtitles | من الواضح أن تلك المعلومة تستحق حمايتكما أنتما الإثنان. |
| Bu bilgi temel olarak... 20. yüzyıl düşüncesini ve uygarlığını açıklıyor. | Open Subtitles | ...تلك المعلومة مُهمة من أجل أن تفهموا الأتجاه الفكري والحضاري للقرن العشرين |
| Galiba, Bu bilgi hastanın dosyasında mevcut. | Open Subtitles | أفترض أن تلك المعلومة بالملف الطبي |
| Bu bilgi, sana günlük 40 dolara mı mal oldu? | Open Subtitles | تلك المعلومة كلفتك 40 دولار في اليوم؟ |
| O zamanlar Bu bilgi maaş derecemin çok üstündeydi. | Open Subtitles | تلك المعلومة كانت تفوق صلاحياتي بكثير. |
| Bu bilginin elinize nasıl ulaştığını söylemek ister misiniz, Dr? | Open Subtitles | هل تريد أخباري كيف وصلتك تلك المعلومة ، أيها الطبيب ؟ |
| Laos İçişleri Bakanlığı bizimle bağlantı kurdu ve Bu bilginin doğruluğunu onayladı. | Open Subtitles | واتصلت حكومة لاوس بوزارتنا لتؤكد بأن تلك المعلومة |
| Ve bu bilgiyi yaymak -- Afrikanın gerisinde çok önemli. | TED | لذلك نشر تلك المعلومة لـ في كل أرجاء أفريقيا هو أمر هام |
| bu bilgiyi Kara Şövalyeler'e sızdırın. | Open Subtitles | سربوا تلك المعلومة إلى منظمة الفرسان السود |
| Bakın, ben O bilgiye sahip değilim. | Open Subtitles | لا أملك تلك المعلومة |
| O bilgiye ihtiyacım var. | Open Subtitles | انا احتاج تلك المعلومة |
| - Evet, hayır, bu bilgiye sevinirim. | Open Subtitles | أجل، لا، أودُّ تلك المعلومة |
| Ben bu bilgiye sahip değilim. | Open Subtitles | على تلك المعلومة لست مطلعة |