| tek yolu bu. | Open Subtitles | تلك هي الطريقة الوحيدة التي يمكن أن ننهي بها الأمر |
| Çünkü kendimizle yaşayabilmemizin tek yolu bu. | Open Subtitles | لأن تلك هي الطريقة الوحيدة للتعايش مع أنفسنا |
| Doğru tartılmanın tek yolu bu ama. | Open Subtitles | تلك هي الطريقة الوحيدة لاحصل على قراءة صحيحة |
| Babama verdiğim sözü tutabilmemin tek yolu buydu. | Open Subtitles | كانت تلك هي الطريقة الوحيدة بالنسبة لي لأحافظ على وعدي لأبي |
| Hastanıza yardım etmenin tek yolunun bu olduğunu düşünüyorsa yapar. | Open Subtitles | ان كان يظن ان تلك هي الطريقة الوحيدة لمساعدة مريضكم |
| Ancak bu şekilde gidebilirsin. | Open Subtitles | تلك هي الطريقة الوحيدة التي سيحدث بها الأمر |
| Yapmam gerekenlerden seni korumanın tek yolu bu. | Open Subtitles | تلك هي الطريقة الوحيدة لحمايتك مما سأقوم به |
| Hanım evlatları için öyledir belki ama eğer sinekkaydı tıraş istiyorsan, tek yolu bu. | Open Subtitles | نعم , ربما للجبناء لكن اذا اردت حلاقة دقيقة تلك هي الطريقة الوحيدة |
| Henry'nin eve dönmesinin tek yolu bu. | Open Subtitles | تلك هي الطريقة الوحيدة لإرجاع هنري للبيت |
| Bana söylemeyi unuttuğun o elmas yüzükten kurtulmanın tek yolu bu! | Open Subtitles | تلك هي الطريقة الوحيدة لإخراج نفسك من الخاتم الألماسي الذي أهملتي إخباري عنه |
| Kamyonu geçmemiz gerek. tek yolu bu. | Open Subtitles | علينا أن نتجاوز تلك الشاحنة تلك هي الطريقة الوحيدة |
| Bu savaşı kazanmanın tek yolu bu. | Open Subtitles | تلك هي الطريقة الوحيدة للانتصار بهذه الحرب. |
| Çünkü iyileşmenin tek yolu bu. | Open Subtitles | تلك هي الطريقة الوحيدة لكي تتحسّن |
| Onları yakalamanın tek yolu bu. | Open Subtitles | تلك هي الطريقة الوحيدة لإمساكهم,لكن |
| - İlerine başına dert açmamasının tek yolu bu. - Ne? | Open Subtitles | تلك هي الطريقة الوحيدة التي يتأكد بها من أنّها لن تعود - ماذا - |
| Suç işlediğin yerlere tekrar gitmeliydin, çünkü cinsel anlamda tatmin olmanın tek yolu buydu. | Open Subtitles | احتجت لزيارة مسارح الجريمة مجددا لأن تلك هي الطريقة الوحيدة لتحصل على راحة جنسية مرضية |
| "Bana göre sevmenin tek yolu buydu." | Open Subtitles | و تلك هي الطريقة الوحيدة المفهومة لي بالحب |
| Ve evlilik sözleşmesini bozmanın tek yolu buydu. | Open Subtitles | وكانت تلك هي الطريقة الوحيدة لفسخ عقد اتفاق ما قبل الزواج ذاك |
| Beni ikna edebilmenin tek yolunun bu olduğunu söyledi. | Open Subtitles | قال أنّه يعرف أنّ تلك هي الطريقة الوحيدة لإقناعي. |
| Onları güvende tutmanın tek yolunun bu olduğunu hatırlayarak. | Open Subtitles | أتذكّر أنّ تلك هي الطريقة الوحيدة للحفاظ على سلامتهم. |
| Kıyameti Ancak bu şekilde önleyebiliriz. | Open Subtitles | تلك هي الطريقة الوحيدة التي توقف. هذه المعركة الفاصلة |
| Ancak bu şekilde size sıkı sıkı sarılmak için mazeret yaratabilirim. | Open Subtitles | تلك هي الطريقة الوحيدة لتسمحوا لي أن أعانقكم بحفاوة. |