| Söylemeniz gereken her şeyi dinleyeceğiz ancak müvekkilim söylediklerinizin hiç birisine Cevap vermeyecek. | Open Subtitles | سنستمع لاي شيء تريد قولهُ لكن موكلتي لن تُجيب على أي من أسئلتكَ |
| Notuma Cevap vermediğin için hastalanmış olabileceğini düşündüm. | Open Subtitles | بما إنك لم تُجيب على خطابى, كنت خائفة من أن تكون مريض. |
| Sakın unutma, arabamı kullanmak ve telefona Cevap vermek yok. | Open Subtitles | فقط تذكر ، لا تستعمل سيارتي ولا تُجيب على اتصالات التلفون |
| Hayır henüz gelmedi, ve telefonunu da açmıyor. | Open Subtitles | كلاّ , لم تآتِ بعد ولا تُجيب على هاتفها الخلويّ |
| Şu anda elimizde bulunan bir bilimsel teorinin, en temel sorulara bile Cevap verebileceği fikri, son derece cazip görünmektedir. | Open Subtitles | فكرة النظرية العلمية التى بين أيدينا التى يمكن أن تُجيب أكثر الأسئلة الأساسية |
| Cevap verme. Hileli bir soru. Beynine girmeye çalışıyor. | Open Subtitles | لا تُجيب على هذا، انه سؤال مخادع ليكون قادراً للوصول الى عقلك |
| Cebi Cevap vermiyor ve evde değildi. | Open Subtitles | لا تُجيب على الهاتف الجوال وليست موجودة في المنزل |
| Cevap vermezsen bir sorun olduğunu anlarım. | Open Subtitles | إذا لم تُجيب علىّ سأعلم حينها بوجود خطب ما |
| Cep telefonu Cevap vermiyor. Ev telefonu da Cevap vermiyor. | Open Subtitles | هي لا تُجيب على هاتفها الخلوي، لا تُجيب بالبيت |
| Mültecileri kurtarmak için hükümetin çağrısına Cevap veriyorsun. | Open Subtitles | أنتَ تُجيب نداء الحكومة لإنقاذ اللاجئين. |
| Telefonlara Cevap veriyor, istediğim zaman bana kahve getiriyorsun. | Open Subtitles | أنت تُجيب على الهواتف، و وتتجلب لي القهوةِ التي أريد |
| Telefona bak, beni geriyor, ...ya Cevap ver ya da tamamen kapat. | Open Subtitles | إنظر الهاتف يُصيبني بالتوتر، إما ان تُجيب عليه أو تغلقه. |
| Haberciler bir şey sorduğunda kolayca Cevap vermeyecek gibisin. | Open Subtitles | تبدو بأنك لن تُجيب بسهولة حتى لو سأل الصحفيون أية شيء. |
| Telefona Cevap vermiyor. Cumartesi bugün. | Open Subtitles | إذن ، لا تُجيب عَلى هاتِفها ، إنّه السَبت |
| Eğer telefonlarıma Cevap verirse onunla tekrar konuşmaya çalışacağım. | Open Subtitles | لو كان بإمكاني أن أجلعها تُجيب الهاتف. سأحاول التحدث معها مرة آخرى. |
| Şimdi sana sorular soracağım, sen de Cevap vereceksin. | Open Subtitles | لذا سوف أطرح أنا الأسئلة و سوف تُجيب أنت عليها |
| açmıyor mesajlarıma ve aramalarıma da dönmüyor. | Open Subtitles | إنها لا تُجيب أو تُعَاوِدَ الإتصالات أو الرسائل. |
| Hayır, hala cebini açmıyor. | Open Subtitles | لا، إنها مازالت لا تُجيب على هاتفها |
| Sadece, annem her telefonu açtığında beni haşlamasını sevmiyorum. | Open Subtitles | انا لا اريد ان أُعذَب كل مرة تُجيب فيها علي الهاتف |
| Eğer sorunu cevaplarsam, sende benimkini yanıtlayacaksın? | Open Subtitles | إذا أجبتُ سؤال منّك، لا بدّ تُجيب سؤال منّي. |