Bu bana bırakılmış ve üzerinde senin parmak izlerin var. | Open Subtitles | تُرك هذا لي، وبصمات أصابعكِ منتشرة عليه. |
O işaret, Depo ajanları bulsun diye orada bırakılmış. | Open Subtitles | الرمز تُرك هناك تحديداً ليتم ايجاده عن طريق عملاء المستودع |
Dolayısıyla tüm ifadesini geri çekti böylece Adams şahitsiz kalmış oldu. | Open Subtitles | وقام بالإنسحاب من القضية كُليًا و أدام تُرك بدون أي شهود |
Araba ona çarptıktan sonra uzun süre yol kenarında kalmış. | Open Subtitles | بعد أن صدمته سياره تُرك فى الشارع لفتره طويله |
Geriye kalan eşyalar varsa, derhal cesedi teşhis etmek için kullanın. | Open Subtitles | إذا تُرك هناك أي شيء , إستخدموها في التعرّف على الجثث |
Amis'in evine bırakılan alette herhangi bir parmak izi yok. | Open Subtitles | لا بصمات على الجهاز الذي تُرك في منزل ايمس |
Sonunda saçını çatalla kesmeye bırakıldı ki yapılacak iş değil. | Open Subtitles | تُرك وهو يحاول قص شعره عن طريق الشوكة و الذي بالتأكيد لايمكن القيام به |
Bu radyo cep evrende biz bulalım diye bırakılmış. Ama frekans göstergesi sıkıştırılmış. | Open Subtitles | لقد تُرك لنا هذا الراديو في الجيب الكوني لكن قرص المُوالفة قد تمّ تعليقه. |
Nereden geldiğimizi, kim olduğumuzu, veya evrenimizin varoluşunu açıklayan bir not olmadan, kapı önüne bırakılmış bir bebek gibi. | Open Subtitles | كطفل لقيط تُرك على عتبة أحد المنازل دون أي ملاحظة لتدلنا من أين أتينا؟ |
Nehrin kıyısında bırakılmış kancalardan kimse şüphelenmeyecektir. | Open Subtitles | لن يشكّ أحد في طُعم صيد تُرك في قاع النهر |
Güneşin altında bırakılmış süt kabı gibi kokuyordu. | TED | كانت مثل وعاء حليب تُرك في الشمس. |
Açık bırakılmış ve şifresiz. | Open Subtitles | تُرك مفتوح وغير محمي بكلمة سر. |
Bunun anlamı, cesedi bir günden fazla çatıda bırakılmış. | Open Subtitles | بالتالى تُرك على السطح لاكثر من يوم |
Elinde zor durumda kalmış bir şirket ve işe yaramaz aşılarla dolu depolarla kalakalmış. | Open Subtitles | و تُرك مع شركة تصارع على البقاء و مستودعات مليئة بلقاح غير صالح للإستعمال |
Ben fındık kalmış mı diye bakmaya gidiyorum. | Open Subtitles | سأذهب و ارى اذا كان تُرك أي جوز |
Centilmen rolü oynama yeteneği ona kalmış ama bir kere daha fakir biriymiş. | Open Subtitles | لقد تُرك وهو يستطيع ...ان يؤدي شخصية الرجل النبيل لَكنه اصبح مرة اخرى فقيرً وضيع |
Bunların tamamı pasifize olmuş volkanlardı, geriye kalan eski çekirdekleriydi, Sahra'nın ortasında, Dünya'nın yaşayan iskeletini gördüğümü hissetiyordum. | TED | وكانت قد جُردت بعيداً كلها، وكل ما تُرك هو باطنها القديم، وفي وسط الصحراء، شعرت وكأنني أرى الأرض في جلدها العاري. |
Eğer Hawes burda kalan tek şerifse, hangi karakola bağlı çalışıyordu? | Open Subtitles | إن كان هوز هو الوحيد الذي تُرك هنا فما هي المحطة التي كان يعمل منها؟ |
Kullanılmadan bırakılan böyle bir bodrumda, 15 yıl veya hatta 20 yıl önceden kalan izler bulunurdu. | Open Subtitles | قبو كهذا تُرك ولم يعبث فيه ستكون هناك بصمات ترجع لـ 15 وحتى عشرين سنة |
Pusetinde bir başına bırakılan altı aylık bebeğine bir şey olmamış gibi görünüyor. | Open Subtitles | وإبنها الذى يبلغ من العمر 6 أشهر ، والذى تُرك وحيداً فى عربته ويبدو أنه لم يُؤذى |
Ya ocak açık bırakıldı ve su taştı. | Open Subtitles | كما لو أن الموقد تُرك يعمل وأن الماء تبخر |
Tabii terk edilme sorunu olur. Owen dayakçı babasının ellerine bırakıldı. | Open Subtitles | نتحدث عن مشاكل هجر تُرك (أوين) ضحية بين يدي أبيه المؤذية |
Çünkü birden fazla vesileyle geride bırakılmak iyi bir duygu değil. | Open Subtitles | لأني كشخص تُرك كثيرا في أكثر من مناسبة إنه شعور سيء |