| Ne pahasına olursa olsun onları engelleme emri aldık. | Open Subtitles | جاءتنا الاوامر لمنعهم من العبور مهما كلفنا الامر |
| Balayında her gün Suzanne dan bir kart postal aldık. | Open Subtitles | جاءتنا رسائل من سوزان... يوميا عندما كانوا فى شهر عسلهم |
| Şimdiden 300 ihbar aldık. Her biriyle ilgileneceğimize söz veriyorum. | Open Subtitles | لقد جاءتنا أكثر من 300 معلومة وأعدكما بأننا سنستقصي كل واحدة على حدة |
| Az önce körfezden haber aldık. Saldırı altındayız. | Open Subtitles | لقد جاءتنا مكالمه من المضيق نحن نتعرض لأطلاق النيران |
| Son günlerde, günlükte belirtildiği gibi Bulgaristan'da benzer olaylarla ilgili bilgi aldık. | Open Subtitles | ، في الأربع والعشرين ساعة الماضية جاءتنا تقارير من بلغاريا تبلغ عن حادثة متطابقة مع ما جاء في المفكّرة |
| - Neler oluyor? Bazı kişilerin içeriye girdiğine dair ihbar aldık. | Open Subtitles | جاءتنا بعض التقارير أن بعض المخربين قد اقتحموا المبنى من الخلف يا سيدي |
| Bir kaç şikayet aldık. | Open Subtitles | لماذا؟ حسنا, لقد جاءتنا بعض الشكاوى |
| Buradan yüksek sesli müzik geldiğine dair şikayet aldık. | Open Subtitles | جاءتنا شكوي من موسيقا عالية هنا |
| Biz de bir ihbar aldık. | Open Subtitles | أتعلم، جاءتنا معلومة نحن أيضًا |
| Bir kaç şikayet aldık, yani...hadi. | Open Subtitles | حسنا, لقد جاءتنا بعض الشكاوى |
| Bir telefon aldık. | Open Subtitles | لقد جاءتنا مكالمة .. |
| Sonya! - Hastaneden bir ihbar aldık, eroini biliyoruz. | Open Subtitles | -لقد جاءتنا مكالمة من المستشفى , نحن نعلم بخصوص الهيروين . |
| Rusların burada bir iş yapacağına dair ihbar aldık. | Open Subtitles | جاءتنا معلومة أن (الروس) يقومون بصفقة هنا |
| Mitchell'da aynı şeyin görüldüğüne dair bir ihbar aldık. | Open Subtitles | "جاءتنا مكالمة طوارئ تفيد بأنه شوهد في شارع (ميتشل)" |
| Şimdi kafedeki Homer'dan bir ihbar aldık. | Open Subtitles | جاءتنا محادثة من (هوميروس)، من المقهى |