|     Hayır. Aklıma harika bir fikir geldi ve herkes beğendi.     | Open Subtitles |      ، لا، لا فقد جائتني تلك الفكرة العبقريه والكل أحبها     | 
|     Ve o zaman bu aklıma geldi -- eğer diğer türlerin bakış açısıyla kendimize bakabilseydik, neler olurdu?      | TED |      وذلك حينما جائتني الفكرة التي كانت، التي كنت ستكون لو نظرنا للأمر من جهة الفصائل التي نتعامل معها؟      | 
|     Benim büyük fikrim bana kanepede otururken geldi.     | Open Subtitles |      فكرتي الكبيرة جائتني وأنا جالس على أريكة فقط.     | 
|     Bay Carter, bu sabah Sacramento'daki bir üniversitenin koçundan telefon aldım.     | Open Subtitles |      سّيد " كارتر " ، جائتني مكالمة هاتفية اليوم منمدرب"جونيور"فيمدرسة" سكارمنتو"     | 
|     Fotoğraf çekimi hakkında bayağı telefon aldım.     | Open Subtitles |      لماذا انت لست في المستشفى؟ حسنا جائتني ملايين الأتصالات بشأن التصوير     | 
|     Birlikte geçirdiğimiz zamanlar düşünüyordum ve bir anda her şeyi anladım.     | Open Subtitles |      كنت أفكر في كل الوقت الذي قضيناه معاً، ثم جائتني الفكرة:     | 
|     Hey, bir fikrim var.     | Open Subtitles |      يا تيمون لقد جائتني فكرة دعنا نعمل أغنية طويلة     | 
|     Kelebek Etkisi filmini izledikten sonra panik odası inşa etme fikri aklıma geldi.     | Open Subtitles |      حسنا، جائتني فكرة لبناء غرفة الذعر بعدأنشاهدتالفيلم، تأثير الفراشة     | 
|     Peki, her neyse, geri gelirken, aklıma bir fikir geldi.     | Open Subtitles |      , نعم , على أية حال في طريق العودة , جائتني فكرة     | 
|     Aklıma işportacılık yaparak, hızlı bir şekilde para kazanabileceğimiz fikri geldi.     | Open Subtitles |      على كلِ، جائتني تلك الفكرة الرائعة وأنا على الحمام عن كيفية الحصول على مال بسرعة     | 
|     Mesela, bu sabah, işe gelirken aklıma bir fikir geldi.     | Open Subtitles |      حسناً ، كما تعلم هذا الصباح ، عندما كنت أقود في طريقي للعمل ، جائتني هذه الفكرة ، حسناً ؟     | 
|     Zana, aklıma iyi bir fikir geldi. Yürüyerek gitmeyeceğiz, gel benimle.     | Open Subtitles |      زانا , لقد جائتني فكرة رائعة لن نذهب على اقدامنا تعال معي     | 
|     Pekala grup, Chloe'nin performansını yapmayacağını söyleyen bir telefon geldi.     | Open Subtitles |      حسناً ياجماعة, لقد جائتني مكالمة, قائلاً ان كلو لن تكون قادرة على فعل الأداء.     | 
|     İletişimden bahsetmişken, veya iletişim azlığından bütün bu gazetecilik derslerinden sonra aklıma bir fikir geldi.     | Open Subtitles |      بالتحدث عن الإتصال، أو عدمه، فبعد كل شيء من دروس الصحافة هذه، جائتني فكرة.     | 
|     Düşündüm, dua ettim ve aklıma geldi.     | Open Subtitles |      لذا فكرت بالأمر كثيرًا وعندها جائتني الفكرة     | 
|     Ama işle ilgili bir telefon geldi, ben de içeri girmedim bile.     | Open Subtitles |      لكن جائتني مُكالمة ولم أستطع الدخول إلى هُناك     | 
|     Geçen iki hafta içinde seninle ilgili birçok rapor aldım, hiçbiri de pozitif değildi.     | Open Subtitles |      لقد جائتني عدة تقارير تخصك خلال الأسبوعين الماضيين ولا واحدة منها كانت جيدة     | 
|     Gerçekten siz olduğunuzu kanıtlamam için emir aldım.     | Open Subtitles |      نعم جائتني أوامر أن أعرف أنكنتم حقيقيون أو مجرد أوهام     | 
|     Dün gece Kate'den bana taşınmak istediğine dair sinyali aldım.     | Open Subtitles |      "لقد جائتني الإشارة من "كيت إنـها مستعدة لكي تنقل مـعي     | 
|     Sen basın mensuplarını hayretler içinde bırakırken ben seni sözde kaçıran adamın patronlarından bir telefon aldım.     | Open Subtitles |      بينما كنتي تقومين بالمؤتمر الصحفي جائتني مكالمه مكالمة من الذين يفترض أنهم ارباب عمل قاتلك     | 
|     İlk yemek yediğimizde cadalozluk etmiştim, ve benim kabalıkla ilgili bir ilkem var.     | Open Subtitles |      لقد آسأت إليك عندما كنا في الموعد ولقد قرأت ذلك الكتاب عن الوقاحة لذا أنا سعيدة لأن الفرصة جائتني لأقول أنا آسفة     |