| Bazen tek taraflı aşklar için fazla zaman harcamak iyi değildir. | Open Subtitles | أحيانا يمكن، أن تقضي وقتاً طويلاً على حب من جانب واحد. |
| Aslında hayır çünkü ben onun fikrini almadan tek taraflı karar vermiyorum. | Open Subtitles | لا، في الواقع، لأنّني لا أتخذ قرارات من جانب واحد دون إشراكها. |
| Çoktan kendi içinde kozasına çekildiğinden, tek taraflı bir veda oldu. | TED | في الوقت الذي كانت منغلقة على نفسها، كان هناك توديع من جانب واحد. |
| Yani sadece bir tarafa seçenek verirseniz, gerilim ya da anlaşmazlık ortaya çıkar. | TED | حتى إذا كنت تعطي لمجرد جانب واحد أو آخر ، سيكون لديك توتر أو احتكاك. |
| Aslında... Onu aynı tarafta olduğumuza ikna etmek için konuşmak istiyordum sadece. | Open Subtitles | أردت التحدّث إليه لأحاول إقناعه بأننا على جانب واحد |
| Büyük ihtimalle beynini uçurup gelirsin ve böylece bu konuşmalar da tek taraflı olmuş olur. | Open Subtitles | أو من المحتمل أن تعود وأنت مصاب برأسك لا يمكن أن تكون المحادثات من جانب واحد |
| İddia devam ediyor. tek taraflı olarak iptal edemeyiz. | Open Subtitles | مازال الرهان قائماً، فلا يمكن تعليقه من جانب واحد |
| Teknik olarak kâr paylaşımını, tek taraflı olarak, yeniden ayarladım diyebiliriz. | Open Subtitles | يمكننا القول أن ما جرى بالضبط أنني أعدت توزيع الحصص من جانب واحد |
| Büyük ihtimalle, beynini uçurup gelirsin ve böylece bu konuşmalar da tek taraflı olmuş olur. | Open Subtitles | أو من المحتمل أن تعود وأنت مصاب برأسك لا يمكن أن تكون المحادثات من جانب واحد |
| Bence senin haber yorumun biraz tek taraflı. | Open Subtitles | أعتقد ان تغطيتك ستكون قليلاً من جانب واحد |
| Sanki bütün tek taraflı şufa hakkı olayı- | Open Subtitles | انها مثل الشيء المعروض للشراء من جانب واحد وهو |
| Ancak inanıyorum ki artık bu tek taraflı kendini saklama sona ermeli. | Open Subtitles | لكني اعتقد الان انه علينا انهاء هذه السريه من جانب واحد |
| - ilk tek taraflı nükleer silahsızlanma anlaşmasını imzaladı. | Open Subtitles | معاهدة نزع الأسلحة النووية الأولى من جانب واحد |
| Yaptığınız danışmadan ve sorumluluk almadan milyonların hayatını etkileyen tek taraflı kararlar almaktı. | Open Subtitles | ما قمتم به من جانب واحد جعل القرارات أحادية الجانب التي تؤثّر على حياة الملايين بدون إستشارة وبدون مسؤولية |
| Tahminler yürüterek vakit geçirebiliriz ama tek taraflı bir sohbet olacağı için kendi teorimi söyleyeyim. | Open Subtitles | يمكننا تضييع الكثير من الوقت في المضاربة لكن نظرا لأنه من المحتمل أن يكون حوارا من جانب واحد سأخبرك فقط بنظريتي |
| Yani, davanız basında tamamen tek taraflı yer aldı. | Open Subtitles | حسنًا ، محاكمتك كانت بتصوير الصحافة من جانب واحد |
| Kafasını bir tarafa eğmek gibi tuhaf bir huyu da var. | Open Subtitles | ولديها هذه العاده فى وضع رأسها على جانب واحد |
| İddiaya varım ki yeterince derine inerseniz pek çok konuda aynı tarafta olduğumuzu fark edeceksiniz. | Open Subtitles | وأنا أراهنك أنك إذا تعمقت بالقدر الكافي.. سوف تكتشف أننا على جانب واحد فيما يخص العديد من الأمور. |
| Kararlılık durumundaki gidişat ancak bir taraf yeterince acı çektiğinde gerçekleşir. | Open Subtitles | حالة سائدة في المكان والتي ستأتي بقرار فقط عندما يعاني جانب واحد بما يكفي، |
| Ve son olarak, omuriliğin bir tarafını diğer tarafa göre daha fazla uyararak dönüşleri çok güzel yapabiliyoruz. | TED | وأخيرا، يمكننا تغيير الاتجاه بكل سهولة وروعة من خلال تحفيز جانب واحد من النخاع الشوكي. |
| Güneşlenirken, güneşin sıcaklığını yüzünün bir tarafında hissediyor musun? | Open Subtitles | عندما تأخذ حمام شمس, وتحس بالدفء على جانب واحد من وجهك. |
| Sadece bir tarafta olunca iz kalması o kadar da kötü değil. | Open Subtitles | اعتقد ان الندبة ليست سيئة جدا خاصة لو كانت على جانب واحد |
| Bu, gördüğümüz krizin yalnızca bir tarafı. | TED | وهذا هو فقط جانب واحد من الأزمة التي نراها. |