| Öğrenme sürecinde bir plan geliştirirseniz o ekstra zamana ihtiyacınız olmaz çünkü bunlar günlük hayatınızın bir parçası olur. | TED | لو وضعت خطة لعملية التعلم، لن تحتاج إلى إيجاد المزيد من الوقت، لأن ذلك سيصبح جزءًا من حياتك اليومية. |
| Bu zaten laboratuvar ortamında gerçekleştirildi ve ileride kuantum internetinin bir parçası olabilir. | TED | وهذا بالفعل مثبت في معامل البحث وقد يكون جزءًا من مستقبل الإنترنت الكمي. |
| Ancak burada yapmaya çalıştığımız, binanın kendisini doğanın bir parçası haline getirmek, ki böylelikle doğa parktan şehre doğru uzansın. | TED | ولكن ما نريد أن نفعله هنا أن نجعل المبنى جزءًا من الطبيعة، ليمكننا من تمديد الطبيعة من الحديقة إلى المدينة. |
| Belki evlenip yuva kurarlar ve sen de en iyi arkadaşım aileme dahil oldu diye sevinirsin. | Open Subtitles | أعني، ربما سيتزوجان و ثم أعز صديقاتي تصبح جزءًا من العائلة |
| Atmosfer ve içindeki moleküller bu ısının bir kısmını emiyor ve geri gönderiyor. | TED | يمتص الغلاف الجوي والجزيئات بداخله جزءًا من الحرارة ويعيد بعثها. |
| Ama bilimsel mirasımın parçasını görmezden gelmekten doğan huzursuz edici hissi içime gömdüm. | Open Subtitles | لكن كان انزعاجي الدّفين أنّي أهمل جزءًا من تراثي العلمي الخاصّ |
| Tabii ki, kurallara uygunluk açısından, yaşam emen uzaylılar broşürün bir parçası değildi. | Open Subtitles | بالطبع، وبكل الإنصاف، فإن الغرباء الذين يمتصون الحياة لم يكونوا جزءًا من العرض |
| Bunun olacağını biliyordun. Tanrı yolunun bir parçası artık o. | Open Subtitles | أدركتَ بأنّ هذا كان سيحدث، باتت جزءًا من خطّة الربّ |
| Canım cicim işlerinin bu görevin bir parçası olduğunu bilseydim kesinlikle hayır derdim. | Open Subtitles | يالتقزز، إذا علمت أن ذلك التقزز سيكون جزءًا من العملية لكنت رفضت الإنضمام |
| Gerçek kral için savaşan asi bir donanmanın bir parçası olacaklarını. | Open Subtitles | وسيكونون جزءًا من جنود بحرية متمردين يخضون حربًا لإعادة الملك الشرعي. |
| bu şirketin bir parçası olmak istemeyen varsa, kapıdan dışarıya çıksın... | Open Subtitles | إلى من لا يريد أن يصبح جزءًا من هذه الشركة,فلينصرف خارجا |
| Onun bir parçası olmak istemezsin. Bu senin istediğin şey değil. | Open Subtitles | لن تريد أن تجعلها جزءًا من ذلك هذه ليست شخصيتك .. |
| Yılan dostun seni öldürmeye çaışmıyordu. Seni sadece ağacın bir parçası sandı. | Open Subtitles | تلك الأفعى المنزلقة لم تحاول إيذاءك، إنها ظنتك جزءًا من الشجرة فحسب. |
| Erkeklerin bunun bir parçası olmamasını sağlarlardı. | TED | كنَ يتأكدن بأن الأولاد ليسوا جزءًا من ذلك. |
| Ben de Afrika'daki cadı suçlamalarını ve zulmü sona erdirmeyi hayatımın görevinin bir parçası haline getirdim. | TED | وقد جعلت جزءًا من مهمة حياتي القضاء على تهمة السحر والشعوذة واضطهاد السحرة في أفريقيا. |
| Açıkçası, insanları bu işe sokan şey, insanların merakı ve bilimsel keşif sürecinin bir parçası olma istekleri. | TED | لذا من الواضح أن ذلك يغذي فضول الناس ورغبتهم في أن يصبحوا جزءًا من عملية الاكتشاف العلمي. |
| Bu benim için çok güzel bir şey ve bu sürecin bir parçası olmak beni daha çok minnettar yapıyor. | TED | بالنسبة لي، هذا مثير للدهشة، ويجعلني حتى أكثر امتنانًا لأكون جزءًا من هذه العملية. |
| Hemen hayal kırıklığına uğrarsınız, çünkü bilseniz de bilmeseniz de tiyatroya, bir izleyici kitlesinin bir parçası olmak için gelmiştiniz. | TED | ستصابون بالإحباط على الفور، لأنه سواء علمتم ذلك أم لا، لقد أتيتم إلى ذلك المسرح لتصبحوا جزءًا من الجمهور. |
| Daha önce umudum kırıldı sadece tam olarak çocuğumun hayatına dahil olmam sizin için sorun olur mu onu anlamaya çalışıyorum çocuğumuzun hayatına. | Open Subtitles | ، لكنني رفعت سقف آمالي من قبل لذا أود فقط التأكد من إرتياحكم الكامل للأمر بأن أكون جزءًا من حياة طفلي |
| Hesaplamalarımın bir kısmını tanık ifadesine göre yapmıştım, ...ki doğası gereği elbette güvenilmez, fiziksel kanıtların aksine. | Open Subtitles | لقد أقمتُ جزءًا من حساباتي على شهادة الشهود وهي بطبيعتها لا يمكن الاعتماد عليها على خلاف الأدلة المادية |
| Bu yerlerde kendimden bir parça verdim ve karşılığında, her zaman peşinde olduğum tatmin olma duygusuna eriştim. | TED | انظروا، لقد تركت جزءًا من نفسي في هذه الأماكن، وقد حملت معي شعورًا بالإنجاز لطالما كنت أبحث عنه. |
| Kendimi bildim bileli savaş, hayatımın bir parçasıydı. | TED | كانت الحرب جزءًا من حياتي منذ ما أستطيع أن أتذكر. |
| Ben iktidardaki askeri hükûmetin parçasıydım, birçok görevde bulundum. | TED | كنت جزءًا من الحكومة العسكرية الحاكمة، وخدمت في عدة أدوار. |