| UA: Enfekte olan insanlar bile evdeki herkesi enfekte etmiyor. | TED | أوري ألون: لا يُعدي الأشخاص المصابون جميع من في المنزل. | 
| Ama şu anki serveti ve statüsü, ülkedeki herkesi gölgede bırakır. | Open Subtitles | ومع ذلك فإن ثروته ومكانته جعلت جميع من في البلد أقزاماً | 
| herkesi başımıza toplamayı istemeyiz, değil mi oğullarım? | Open Subtitles | لانريد جميع من في البيت هنا , اليس كذلك؟ | 
| Göklerin iradesini bilen Veliaht Prens'in kulunu Goryeo'daki herkes tanır. | Open Subtitles | الشخص الذي يعرفُ بشأن إرادة السماء هو موضوع لوليّ العهد جميع من في كوريو يعرفون ذلك | 
| New York'taki herkes onu tanır. Yani onu bilir. | Open Subtitles | جميع من في "نيويورك" يعرِفُها. | 
| Kasabadaki herkesi yaşatmayı başaramazsın. | Open Subtitles | لا يمكنك ابقاء جميع من في البلدة بأكملها على قيد الحياة. | 
| Kouza-sama'nın emirlerine uymaya devam edip bu kaleye giren herkesi yutmalıyım. | Open Subtitles | لأتبع أوامر السيد كوزا-ساما يجب أن آكل جميع من في القلعة | 
| Ben bizim parti için liste herkesi arayıp iptal gerekir. | Open Subtitles | أنا اريد ان تكلم جميع من في قائمة ضيوف الحفلة وتعتذر منهم | 
| Teröristlerin Londra'daki herkesi öldürmek için kullandıkları büyük bir nükleer bombası. | Open Subtitles | انها قنبله نوويه شديده الأثر قد يستعملها الارهابيون لقتل جميع من في لندن | 
| Eğer tek bir kasını bile oynatırsan bu odadaki herkesi öldürürüm. | Open Subtitles | إن تحرّكت قيد أنملة، سأقتل جميع من في الغرفة. | 
| Önemli bir mesaj vermek için mahalledeki herkesi ziyaret ediyoruz. | Open Subtitles | نحن نزور جميع من في هذا الحي و لدينا رسالة مهمة | 
| Ofisteki herkesi davet ettim çünkü bugün yalnızca Jim Pam, bebek ya da ben ile ilgili değil. | Open Subtitles | لقد دعوت جميع من في المكتب لأنه ليس يوم يخص جيم فقط أو بام أو الطفلة أو أنا | 
| Gazilere yardım etmek istiyorsan, buradaki herkesi ortadan kaldırmalısın. | Open Subtitles | تريدين مساعدة المصابين، أوقفي عمل جميع من في هاته الغرفة. | 
| Bu şehirdeki herkesi bu konuda bişeyler yapabilecek seviyede sandım. | Open Subtitles | أنا فقط إفترضت أن جميع من في البلدة إستطاعوا أن يتحسنوا بمستوى واحد | 
| Sence partideki herkesi tahliye etmişler midir? | Open Subtitles | لذلك، هل تعتقد أنهم أخلو جميع من في الحفلة؟ | 
| Bende saçma vaftiz törenlerine benim annem dışında dünyadaki herkesi davet etmelerinden dolayı büyükanneni ve büyükbabanı kesinlikle suçlamıyorum. | Open Subtitles | تعلمين, وأنا كليًا لا ألوم أجدادك لدعوة جميع من في العالم كله ما عدا والدتي لحفلة التعميد الغبية | 
| Birkaç güne kadar kasabadaki herkesi muayene edeceğiz. | Open Subtitles | سنفحص جميع من في البلدة في اليوم التالي أو نحو ذلك | 
| Şu anda Amerika'daki herkes bir araya geliyor ve rahatsız bir aile yemeği yiyor. | Open Subtitles | في الحال جميع من في أمريكا معا و يحضون بعشاء عائلي غير مريح | 
| - Londra'daki herkes onu tanır. | Open Subtitles | تعرف جميع من في لندن | 
| Mintern'daki herkes senin için dua ediyor. | Open Subtitles | جميع من في (مينترن) يصلّي من أجلك. |