| Bence siz onu hiç hak etmiyordunuz. Kendisi Çok güzel biriydi. | Open Subtitles | أنا لا أعتقد انك تستحقها في الحقيقة إنها حقاً جميلة للغاية |
| Catherine ve ben evlenirken rahip Çok güzel bir vaaz vermişti ve çok önemli bir şey söylemişti. | TED | و تذكرت حينما تزوجنا أنا و كاثرين, و قد خطب يومها القسيس خطبة جميلة للغاية, و قال حينها شيء مهم للغاية. |
| Çok güzel görünüyorsun, hayatım. Gel de ailemize katıl. | Open Subtitles | .تبدين جميلة للغاية ، يا عزيزتي تعالـيّ وأنضميّ للعائلة |
| Bu büyük boşalmış duvara baktım, bilirsiniz, üç tane yalnız fotoğraf ordaydı, bilirsiniz, Çok hoş fotoğraflar ve ben sanki başarısız olmuş gibiydim. | TED | طالعت هذا الجدار الخاوي الكبير، ثلاث صور وحيدة كانت هناك، صور جميلة للغاية وكنت في حالة مثل، لقد فشلت في هذا. |
| Onu görür görmez ne kadar güzel bir kadın olacağını anladım. | Open Subtitles | في اللحظة التي رأيتها فيها عرفت انها ستصبح إمراة جميلة للغاية |
| Ve sen çok güzelsin. | Open Subtitles | لقد أعتدت بأن أكون عصبي. أنت جميلة للغاية. |
| Çok tatlı görünüyorsun, seninle evlenmek istiyorum. | Open Subtitles | أنت تبدين جميلة للغاية.. أريد الزواج بكِ |
| Burası Çok güzel, yemyeşil, temiz hava. | Open Subtitles | الريف جميلة للغاية, الكثير من الهواء الطلق وبشدة الخضورة |
| Her an zamanı bilmek hoş değil ama Çok güzel bir parça. | Open Subtitles | إنها تتعطل كثيراً، ولكنها تحفة فنية جميلة للغاية. |
| Sen Çok güzel bir kızsın, ama biraz fazla girginsin. | Open Subtitles | أنت فتاة جميلة للغاية مع ذلك متهورة قليلاً |
| Çok Çok güzel, fransız kumaşı üzerine deri kaplama güzide renkler,harika | Open Subtitles | اريني هذه الحقيبة، جميلة للغاية قاتمة، مرصعة بالجلد، مصنوعة يدوياً، مكسوة بحافة معدنية |
| Bugün Çok güzel görünüyorsun. Kazağına bayıldım. Teşekkür ederim. | Open Subtitles | انت تبدين جميلة للغاية اليوم احببت هذه الكنزة |
| Gözümü dikmek işlememiştim. Ama Çok güzel. | Open Subtitles | معذرة, لمأقصدانأحدق , لكنها جميلة للغاية |
| Bu kadın Çok güzel, ve sadece benimle yatması imkânsız. | Open Subtitles | فتلك المرأة جميلة للغاية و من المحال أنها تضاجعني أنا و حسب |
| - Köyden. Onun. - Çok hoş, teşekkür ederiz. | Open Subtitles | ـ إنها رمز القبيلة ـ إنها جميلة للغاية ، شكراً لك |
| Seni uyurken izliyordum. Çok hoş görünüyorsun. | Open Subtitles | كنت اشاهدك و انتِ نائمة فحسب لانك تبدين جميلة للغاية |
| Yüzün çamurla kaplıyken bu kadar güzel olduğunu fark etmemiştim. | Open Subtitles | أنا لم أدرك بأنكِ جميلة للغاية و أنت ملطخة بذلك الوحل |
| Sizin kadar güzel her bayanın muhakkak, zengin bir erkek arkadaşı olur. | Open Subtitles | أي فتاة جميلة للغاية حتماً يجب أن يكون صديقكِ غني |
| çok güzelsin, Natalie Wood filan gibisin. | Open Subtitles | أنت جميلة للغاية مثل ناتالي وود أو ما أشبه |
| Çok tatlı olacaksın. | Open Subtitles | ستكونين جميلة للغاية. |
| çok güzeldi..hiç yanından ayrılmayı istemezdim | Open Subtitles | كانت لديه عينين زرقاوتين رقيقتين. وقال لي بأنّي جميلة للغاية. |
| Young Nam Roo'daki üzüm ağaçlarının çiçekleri çok güzelmiş duydum. | Open Subtitles | سمعت ان ازهار العنب فى يونج نام رو جميلة للغاية |
| Ne kadar güzelsin! | Open Subtitles | أنت جميلة للغاية |
| Gerçekten Çok güzel! | Open Subtitles | ـ إنها جميلة للغاية |
| O kadar güzel ki. | Open Subtitles | إنها جميلة للغاية |