| Dahası, şiddet güneye, Latin Amerika, Karayipler, Orta ve Güney Afrika’nın bazı bölgelerine, Orta Doğu’nun bir kısmına ve Orta Asya’ya doğru kayıyor. | TED | العنف يتجه جنوبًا كذلك نحو أمريكا اللاتينية وجزر الكاربيان إلى أجزاء من أفريقيا الوسطى وأفريقيا الجنوبية، إلى أطراف من الشرق الأوسط وآسيا الوسطى |
| Ama uzun süreç içinde, iş güneye kayıyor. | Open Subtitles | لكن في المدى البعيد، العمل سيذهب جنوبًا. |
| Bir savaşın ortasındayım ama kuzeye mi, güneye mi gideyim bilmiyorum. | Open Subtitles | أنا أخوضُ حربًا وأنا لا أعلم هل يتوجبُ على الزحف شمالاً أم جنوبًا. |
| Gemi, güneyde Robben Adası ve kuzeyde Dassen adası arasında bir yerde battı. Ve bunlar penguenlerin en çok üredikleri adalardan ikisi. | TED | غرقت السفينة بين جزيرة روبن جنوبًا وجزيرة داسين شمالًا جزيرتان رئيسيتان للبطاريق |
| güneyden mi girmemizi istiyorsun yoksa iki taraftan mı girelim? | Open Subtitles | أترغب منا التوجه جنوبًا أم يأخذ كل منّا إتجاه |
| Doğru, onları sonraki yakalayışımızda hâlâ yoldalar ve güneye gidiyorlar. | Open Subtitles | صحيح، والمرة القادمة التي نلتقطه، هم ما زالوا على الطريق، وهو ما زال متوجّه جنوبًا. |
| Katil onu, evinden 80 km uzağa, güneye Minooka'nın Groundy İlçesine götürmüş ve oraya atmıştır. | Open Subtitles | ثم نقل القاتل الجثة مسافة 50 ميلاً جنوبًا إلى مسقط رأسها في مدينة مينوكا في مقاطعة غراندي وتخلص منها هناك |
| Rotayı 0.6 derece güneye ayarlayın. 11 dakika, tamam. | Open Subtitles | قم بتحول مسارك إلى 0.6 درجة جنوبًا خلال 11 دقيقة، حوّل. |
| 3. Caddeden güneye gidiyoruz, acil yardıma ihtiyacımız var. | Open Subtitles | نتّجة جنوبًا في الشارع الثالث، نطلب المساعدة العاجلة. |
| Yok, efendim. Bugün aramayı güneye doğru genişleteceğiz. | Open Subtitles | لا يا سيدتي، لكننا سنوسع دائرة البحث جنوبًا اليوم |
| Havalanamadıkları için, okyanus yüzeyi donmadan önce güneye doğru, 160 km yüzmek zorundalar. | Open Subtitles | بما أنها لا تستطيع الطيران عليها السباحة 160 كيلو متر جنوبًا قبل أن يتحوّل سطح المحيط إلى جليد |
| Yürüyerek Suçlu kaçan güneye. Karanlık kapşonlu. Dur, polis! | Open Subtitles | الجاني يفر جنوبًا سيرًا على الأقدام توقف , شرطة نيت, توقف |
| Bunun gerçekleştiğine inanamıyorum. Oraya gittiğimizde güneye doğru yol alalım derim. | Open Subtitles | "لا أصدّق بأنّ هذا يحدث فعلًا، أرى أن نبدأ بشقّ طريقنا جنوبًا حالما نصل إلى هناك" |
| Daha sonra güneye taşınıp domuz çiftliği işletirken şap... | Open Subtitles | إنتقل جنوبًا إلى... أدار مزرعة خنازير مع طعام... |
| Manevî Haçlı Seferi'nde Binlerce Kişi güneye İlerliyor. | Open Subtitles | "الآلاف اتجهوا جنوبًا في حملة صليبية أخلاقية." |
| Kontrol konuşuyor, hedef ve eşi M1 üzerinden, güneye, Lisburn'e yol alıyorlar. | Open Subtitles | وحدة التحكم، الهدف وزوجته يتجهون (جنوبًا في طريق (ام1 (متجهين لـ (ليسبورن |
| Ya da yarım saat uzaklıkta güneyde korucu bölgesi var. | Open Subtitles | أو توجد محطة للحراسة تبعُد حوالي نصف ساعة جنوبًا |
| Bir iki kilometre güneyde vasıta seni bekleyecek. | Open Subtitles | وسيلة النقل الخاصة بك ستقابلك على بعد ميل جنوبًا |
| Yok. Benim gideceğim yerden bir blok güneyde. | Open Subtitles | لا، هذا سيكون على بعد حي واحد جنوبًا عما اريد الذهاب. |
| Bir gün kafamın üzerinde, üç uçlu bir mızrak belirdi, ve Güney'e doğru hareket etmeye başladı. | Open Subtitles | وذات يوم ظهر هذا الرمح الثلاثيّ فوق رأسي، وأخذ يُمضي جنوبًا. |
| Sonunda Kuzey ışıkları daha önce olmadığı kadar güneyden ortaya çıkacak. Bu çoktan başladı. | Open Subtitles | وفي النهاية ستظهر أضواء الشمال جنوبًا أكثر مما قبل |