| Kendisi bir ödül avcısı. İşini de aldı şimdi. Eve dönebiliriz artık. | Open Subtitles | هذا صائد جوائز و هو يتولى القضية لذا بإمكاننا العودة إلى المنزل |
| Bunun, devasa miktarda bir ödül kazanmakla bir alakası yok, değil mi? | Open Subtitles | أوه، وهذا ليس له اي شأن بجمع جوائز اكبر, الآن، أليس كذلك؟ |
| Ailem, Oscar ödül Töreni'nin gerçek bir tatil olduğunu sanıyor. | Open Subtitles | عائلتي تظن إن يوم توزيع جوائز الأوسكار يوم عطلة رسمي |
| Birkaç ödülü olan birkaç kapak haberi yazmış genç bir gazeteciydim. | Open Subtitles | كنت صحفية شابة حاصلة على جوائز معدودة و تحقيقان بالصفحة الأولى |
| Güneş sisteminin dört bir yanındaki 300 bin kelle avcısı bugün nasılmış bakalım? | Open Subtitles | يا أيها الـ300,000 صائد جوائز في نظام الطاقة الشمسية، كيفحالكمجميعًا؟ |
| İşte bu gördüğünüz kişi benim, Los Angeles'daki Apollo Film ödülleri'ndeyim. | Open Subtitles | هذا أنا، في توزيع جوائز أبولو في لوس أنجلوس هذه السنة |
| En çok kilo kaybeden gruba ödüller veriyoruz. | TED | المجموعة التي تخسر أكثر وزن، نعطيها جوائز |
| Bir zaman ödül avcısı genç halimizi öldürmeye çalıştığı için mi diyorsun bunu? | Open Subtitles | تقصدين باعتبار أن ثمة صائدة جوائز زمنية تسعى لقتل أشخاصنا الأصغر عمراً ؟ |
| Ve şimdi böbürleniyorum zannetmeyin, ama sırf 2006 yılında, üç tane uluslararası ödül kazandık. | TED | ولم اكن أنوي التبجح بإنجازاتنا ولكن في عام 2006 وحده ربحنا 3 جوائز عالمية |
| Bir ödül töreni için onca yolu gelmemi bekliyor olamazsın. | Open Subtitles | من غير الممكن ان تتوقعي أن أقطع كل هذه المسافة من أجل عرض جوائز |
| Bence kaybolmamış. Bankalar başımıza ödül koymuş. | Open Subtitles | لا أعتقد أنه خسر , لقد قدمت هذه البنوك جوائز إضافية من أجلنا |
| Kendimizi savunursak, ödül daha da yükselir. İşte o zaman, sonumuz katliam olur. | Open Subtitles | اذا ابعدنا من هنا هنالك جوائز على رؤوسنا وسوف نكون محاصرين. |
| Senin yüzünden, lanet olası alçak! İnsanların kellelerine ödül koyman yüzünden! | Open Subtitles | انه انت يا مصاص الدماء الذي يجعل القانون يضع جوائز على رؤوس الابرياء حتى بفوائد. |
| - O müziğe ödül mü veriyorlar? | Open Subtitles | تعنين إنهم يعطون جوائز لهذا النوع من الموسيقى؟ |
| Başlarında ne biçim bir ödül vardır kim bilir. | Open Subtitles | إنّي متأكد أنّ ثمّه من وضع جوائز مالية مقابل رؤوسهم. |
| Tek başıma kitlelerin mahkum edilmesini bitirecektim ve pek çok tasarım ödülü alacaktım. | TED | سأقوم بنفسي بإنهاء السجن الجماعي وكسب الكثير من جوائز التصميم. |
| Gerçek Nobel ödülü kazanmış kimseler size ödülünüzü takdim ediyor. | TED | الحائزون على جوائز نوبل الحقيقيّة يسلّمونك الجائزة. |
| Güneş sisteminin dört bir yanındaki 300 bin kelle avcısı bugün nasılmış bakalım? | Open Subtitles | يا أيها الـ300,000 صائد جوائز في نظام الطاقة الشمسية، كيفحالكمجميعًا؟ |
| Sizce de Teen Choice ödülleri için biraz fazla büyük değil miyim? | Open Subtitles | ألاّ تعتقدون يا جماعة إنني كبيرة كفاية لحفل جوائز اختيار المراهقين ؟ |
| Pedometre kayıtlarına göre en çok yürüyen gruplara ödüller veriyoruz. Bunu sürekli olarak yapıyoruz. | TED | المجموعة التي تسجل المسافة الممشاة الأكثر بواسطة عداد الخطى، نعطيها جوائز. نفعل ذلك باستمرار |
| Tamam, pekala, bu durumda, kalanıyla da hediye belgesi alacağım. | Open Subtitles | حسناً، أريد بقية الجائزة على قسيمة جوائز |
| Ayrıca basın yok, kupa yok, sadece yarış var. | Open Subtitles | لا يوجد إعلام أو جوائز لنستابق فقط بالطريقة التي أحبها |
| İşten sonra, yeni bir Jiffy Lube tanıtıp ACE ödüllerine katılacağım. | Open Subtitles | وبعد العمل، يجب أن أهدي مشحم سريع المفعول، في عرض توزيع جوائز |
| Ben çok memnunum hepinizi the West Beverly Hills lisesi Achievement ödüllerinde görmekten. | Open Subtitles | أنا مسرورة للغاية لأرحب في حفل جوائز الإنجاز لمدرسة غرب بيفرلي هيلز الثانوية |
| Onu Amerika'da yaptı, bir öğretmen oldu, ödüllü bir yazar oldu bir anne oldu, ve kızlarını Harvard'a göndermesiyle sonuçlandı. | TED | نجحت في الوصول إلى أمريكا، وأصبحت أستاذة، وكاتبة حائزة على جوائز وأمّ، وانتهى بها الأمر بإرسال ابنتها إلى جامعة هارفرد. |
| "Ödüllerin" dağıtıldığı gün orada değildiysen "en popüler" ödülünü kazanmadım. | Open Subtitles | ذهبت إلى بعضهــا في حالــة لم تكن هناك جوائز لم أكن الأكثر شعبيـــة |
| Piyango ödüllerini annen getirecek sanıyordum. | Open Subtitles | ظننت والدتك هي التي ستحضر جوائز اليانصيب |
| Benim de 3 tane Akademi ödülüm olsa 12 yaşındakilerle bile çıkarım. | Open Subtitles | عندما أحصل على ثلاث جوائز أكاديميه أستطيع تسجيل عمري 12 سنه إن أردت |
| Söylemeliyim ki daha önce hiç siyah bir mükâfat avcısı duymamıştım. | Open Subtitles | وعلي القول أنني لم أسمع بصائد جوائز زنجي من قبل! |