| Kocam iyi bir şarap mahzeni olacağını düşünmüştü. | Open Subtitles | فكر زوجي ان هذا يَجْعلُ قبو النبيذِ جيدِ. |
| Ve sen Camille, Hıristiyan ahlakı üzerine olan kitabın, geçen yıl danışmanlık yapan öğrencin ve iyi bir Hıristiyan kadını gibi olan davranışın neticesinde okula ve inanca karşı bir güven aşıladın. | Open Subtitles | كاميل، باونكَ، شغلكَ، وسلوككَ مسيحي جيدِ |
| Bunu izleyince iyi oyunculuk nedir hatırlayacak. | Open Subtitles | عندما يَرى هذا، هو سَيُذكّرُه ما تمثيل جيدِ. |
| İyi tasarlanmış ve insan kaynakları gelişimine önem veren yenilik projeleri bizim için her zaman önemlidir. | Open Subtitles | أَعتقدُ أنه سيكون هناك حاجة دائمه لنا لكي يكون لدينا سياسة إبداعِ مَوْضُوعةِ بشكل جيدِ |
| Hemde veritabanının derinliklerinden çok iyi birşeyler. | Open Subtitles | حَصلَ على الشيءِ جيدِ. العُمق في قواعدِ البيانات. |
| Bu yüzden her şeyim yolunda, ve sorunlardan iyi bir şey elde etmeye çalışıyorum. | Open Subtitles | وأَنا، احاولُ جَعْل الشيءِ جيدِ منه الحياة |
| İyi bir gün daha geçirdiniz, tebrik ederim. | Open Subtitles | أنا بأُهنّئُكم بيومِ جيدِ آخرِ. |
| İyi bir gün daha geçirdiniz, tebrik ederim. | Open Subtitles | أنا بأُهنّئُكم بيومِ جيدِ آخرِ. |
| İyi çocuk! Söz dinleme dersleri işe yaradı | Open Subtitles | ولد جيد تدريب جيدِ لإطاعة الأوامر |
| İyi ki fıstıklar babamın boğazına kaçmış da su almaya gelmişim. | Open Subtitles | هو a أَبّ شيءِ جيدِ بَدأَ بالخَنْق على ذلك الفستقِ أَو أنا ما كُنْتُ سَعِنْدي إرجعْ هنا للماءِ. |
| İyiyle kötünün arasında... o her zaman ikimizin de en iyi yönlerini aldı. | Open Subtitles | خلال جيدِ وسيئِ... هو كَانَ دائماً أفضل جزءِ كِلانَا. |
| Ve sorunlardan iyi bir şey elde etmeye çalışıyorum. | Open Subtitles | وأَنا ، احاولُ جَعْل الشيءِ جيدِ منه - الحياة |
| İyi bir erkek arkadaşımın olmasını idare edemiyor. | Open Subtitles | وهو لا يَستطيعُ أَنْ يُعالجَ ذلك عِنْدي a رجل صديقِ جيدِ. |
| İçeri iyi tıkmışsın. | Open Subtitles | ذلك a شغل ثنيةِ جيدِ. أنت هَلْ سجّلَ ظهراً هناك؟ |
| Bugün iyi iş çıkarttık. | Open Subtitles | آه، ذلك يومِ عمل جيدِ. |
| İyi söyledin. | Open Subtitles | قُلتَ ان ذلك جيدِ. |
| Ben iyi pişmiş istedim. | Open Subtitles | سَألتُ عن جيدِ. |
| Belki iyi bir muhabirsin ama pek çok iyi muhabir senin gibi davranmayıp, talimatları dinliyor. | Open Subtitles | أنت a مراسل جيد... ... لكنهناكالكثيرمِنْ جيدِ المراسلون هنا الذين يُنفّذونَ التعليماتَ. |
| Oranın iyi desteklendiğinden emin olun. | Open Subtitles | تأكّدْك شاطئَه فوق جيدِ. |
| Kafama çok iyi geliyor. | Open Subtitles | يَعطيني a تسرع رئيسِ جيدِ جداً. |