| Seni adam yakaladı eğer sizin için iyi görünüyorsun düşündüm. | Open Subtitles | اعتقدت أنه سيكون جيد بالنسبة لك إذا قبضت على القاتل |
| Kimse ne yaptığımı bilmiyor. Esrar perdesi yaratmak için iyi. | Open Subtitles | لا أحد يعلم ما الذي أفعله وذلك جيد بالنسبة إليّ |
| - Aferin ona. - AsıI mevzuyu bilmek ister misin? | Open Subtitles | ـ جيد بالنسبة له ـ هل تود سماع الشيء الجدي؟ |
| Bana uyar. Kim daha iyi bir ölüm makinesiymiş görürüz. | Open Subtitles | هذا جيد بالنسبة لي ، سنرى من هو القاتل الأفضل |
| Savaş devam ettiği sürece onun için sorun yoktu onları Doğu'ya ya da Madagaskar'a sürmeyi düşünüyordu. | Open Subtitles | طالما الحرب تسير بشكل جيد بالنسبة له يفكر بإرسالهم إلى الشرق او حتى إرسالهم بحراً إلى مدغشقر |
| Bu harika bir haber. Senin adına sevindim. | Open Subtitles | هذه أخبار رائعة جيد بالنسبة لكى |
| * Dediğim gibi* *Bazı şeyler benim için güzel gidiyor* | Open Subtitles | *لذا مثل ما قلت* *الأمورتسير بشكل جيد بالنسبة ليّ * |
| Aslında bu benim için iyi bir zaman değil. Çalışmanın ortasındayım. | Open Subtitles | بصراحة, هذا ليس وقت جيد بالنسبة لى انا بمنتصف بعض الاعمال |
| Aslında kolesterolüm için iyi olur ama ben bir otobur değil, etoburum. | Open Subtitles | حسنًا هذا بالتأكيد جيد بالنسبة للكلوستيرول لكنني آكل لحم وليس آكل عشب |
| Yavaş gibi gelebilir ama Kasım ayı için iyi sayılr. | Open Subtitles | يبدوا أن ذلك وقت طويل؛ ولكنه جيد بالنسبة لشهر نوفمبر |
| Ve empati yapacak olursak sıcak iklimlerde yaşayan insanların sağlığı, refahı ve verimliliği için iyi bir şey. | TED | وهذا بالطبع، أمر جيد بالنسبة لصحة الناس الذين يعيشون في الأجواء الأكثر دفئًا، ولسلامتهم وإنتاجيتهم. |
| Bazı restoran işletmecileri bunu size söylese de bu onlar için iyi bir şey. | TED | هذا جيد بالنسبة لهم برغم ما يقوله بعض أصحاب المطاعم لك |
| - Bu senin için iyi olmalı Whitt, fakat daha iyi eğitimalmış biri olarak benim daha büyük tutkularım var. | Open Subtitles | حسنا، قد يكون ذلك جيد بالنسبة لك، ويت لكن عندي ترتيبات افضل لدي طموحات أعلى |
| Aferin sana Edna, Aferin. | Open Subtitles | ما هو جيد بالنسبة لك , عدنا. ما هو جيد بالنسبة لك |
| Ben bir organ bağışçısıyım. Aferin bana. | Open Subtitles | مهلاً.انا من متبرعي الاعضاء.هذا جيد بالنسبة لي |
| - Bana uyar. - Yetti artık. | Open Subtitles | هذا جيد بالنسبة لى اتعرفون لقد اكتفيت من ذلك |
| Yeniden oynamak istiyorsan, bana uyar. | Open Subtitles | الآن إذا أردت بَدْء اللعبة ثانيةً، هذا جيد بالنسبة لي. |
| Zamanını kardeşini bulmak istersen benim için sorun değil. | Open Subtitles | إذا كنتِ تريدين فعل ما يتطلبه الأمر للعثور على شقيقتك الصغيرة، جيد بالنسبة لي. |
| Senin adına sevindim. | Open Subtitles | جيد بالنسبة لك. |
| Burası bizim için güzel bir yer, ve burayı daha güzel yapmak için yaptığımız şeyleri düşünmek hoşumuza gidiyor. | Open Subtitles | هذا المكان جيد بالنسبة لنا ونحن نفضل أن نعتقد أن المكان تحسن بوجودنا |
| Ama, belki de onun için uygun olduğumu düşündüğünü umuyorum, ...bu yüzden onu anlayabilmem için bana yardımcı olmak isteyebileceğini düşündüm. | Open Subtitles | ولكن كنت فقط على أمل أنه ربما كنت أعتقد أنني جيد بالنسبة له، و حتى كنت تريد مساعدتي الرقم له بالخروج. |
| En azından Reno için yeterli. | Open Subtitles | جاك قادر على تنفيذها إنه جيد بالنسبة لرينو عموما |
| Demek ki sen de bir insansın. Ki bu benim için harika bir haber çünkü bunu hiç bilmiyordum. | Open Subtitles | أعني، أنت بشر، وهذا خبر جيد بالنسبة لي، لأني لم أكن أملك أدنى فكرة |
| Ama bana iyi geliyor. İnsanların ne düşündüğü umurumda değil. | Open Subtitles | ولكنه جيد بالنسبة لي ولا أهتم لما يقوله الناس |
| Bir özel detektif için oldukça iyi bir vücudun var. | Open Subtitles | لديك جسم جيد بالنسبة لمحقق خاص |