| Zihnimiz bunu öyle iyi yapar ki farkına bile varmayız. | Open Subtitles | ويقوم عقلنا بهذا جيّداً بحيث لا نعرف حتّى أنّه يحدث |
| Daha önce hiç trafik cezası bile yememişken kamu huzurunda inançlarımı soruşturan eyalet senatosunda bir komiteye çağırıldım. | Open Subtitles | حتّى أنّه لم يُضبط في حقي يومًا مخالفة سير وها أنا ماثلة علنًا أمام لجنة تحقيق مجلس الشيوخ حول اعتقاداتي |
| Hatta çıplak ellerle bile çok iyidir. | Open Subtitles | حتّى أنّه بارع أكثر في الملاكمة بالقبضات العارية |
| Yolda gelirken yüzüme bile bakmadı. Yemek de yemiyor. | Open Subtitles | حتّى أنّه لم ينظر إليّ بالسيارة ونحن قادمان إلى هنا. |
| En sevdiği yastığını bile yanına almış. Karısını ve çocuğunu terk edip gitti. | Open Subtitles | حتّى أنّه أخذ وسادته المُفضّلة معه، و هجر طفله و زوجته. |
| O kadar özeldi ki, bana telefon numarasını bile verdi.... altına da gülen yüz yapmış. | Open Subtitles | في الحقيقة ، إنّه مميز جدًا حتّى أنّه أعطاني رقم جواله وبه وجه مبتسم بالأسفل |
| Yardımcı olmaktan büyük memnuniyet duyarım. Kaldı ki memlekette beni bekleyen bir işim kaldı mı onu bile bilmiyorum. | Open Subtitles | إضافةً إلى ذلك، لا أعرف حتّى أنّه ثمّة عمل من شأنّه أن يعيدني لدياري |
| Karşı çıkmadı. Ağlamadı bile. | Open Subtitles | ولم يتعارك في المقابل حتّى أنّه لم يبكي. |
| Bira hayatta olmaz. Bunu bile burada yapmamalıyız. | Open Subtitles | حتّى أنّه لا ينبغي علينا أن نفعل هذا هنا. |
| İnsanları telefonla bile hipnotize edebiliyormuşsun. | Open Subtitles | حتّى أنّه بوسعك تنويم الناس مغناطيسيًّا عبر الهاتف |
| İnsanları telefonla bile hipnotize edebiliyormuşsun. | Open Subtitles | حتّى أنّه بوسعك تنويم الناس مغناطيسيًّا عبر الهاتف |
| Raftaki bir kitap gibi terk etti. Veda bile etmedi. | Open Subtitles | وتركني ككتابٍ على الرف، حتّى أنّه لم يودّعني |
| Beyaz Saray'da haftalık toplantısı bile var. | Open Subtitles | حتّى أنّه يحضر الاجتماع الأسبوعي في البيت الأبيض |
| Onun orada olduğunu bile bilmiyordun değil mi? | Open Subtitles | لم تعرفي حتّى أنّه ذهب إلى هناك، أليس كذلك؟ |
| Benim için casusluk bile yapabilir. Yapmamız gereken tek şey etki altından çıkarmak. | Open Subtitles | حتّى أنّه سيكون بوسعه التجسس لحسابي، وما علينا إلّا محو إذهانه. |
| Hatta şu delik bile aynı yerdeydi. | Open Subtitles | حتّى أنّه كانت لديَّ نفس الحفرة في نفس المكان. |
| Bana soracağınız soruları bile söyledi ama sanırım onları unuttum. | Open Subtitles | حتّى أنّه أخبرني بالأسئلة التي ستقومين بطرحها عليّ ولكنّي أعتقد أنّي نسيتها |
| Bana mümkün olduğunu bile bilmediğim hisler yaşattın. | Open Subtitles | إنّك فتحت السبل أمام قلبي على صعيد لم أتوقّع حتّى أنّه ممكن. |
| Ölümü bile asilceydi, hain bir kralın diyarı zehirlemesini engelledi. | Open Subtitles | حتّى أنّه مات نبيلاً لدى منعه للملك الغادر مِنْ تسميم المملكة |
| Seçmen kartı bile var. | Open Subtitles | حتّى أنّه حصل على بطاقة إنتخاب |