| Sonuç olarak, konuşmamı başlattığım soru, sizce hangisiyle yüzleşmek daha zor, baskıcı hükümetler mi yoksa baskıcı toplumlar mı? | TED | لذا فالسؤال الذي بدأت به حديثي هذا، من برأيكم تعتقدون أنه الأصعب في المجابهة، الحكومات القمعية أم المجتمعات القمعية؟ |
| Peki, öyleyse, sanırım seninle konuşmam için bir neden kalmadı. | Open Subtitles | حسناً, أظن أنه لا فائدة من حديثي لك بعد الآن |
| konuşmamın başlığı, Şekil Değiştiren Dinozorlar: Erken Yok Oluşun Sebebi. | TED | عنوان حديثي: الدينصورات المتحولة: سبب الإنقراض السابق لأوانه. |
| İkiniz, Yeni evlenmiş bir çifte sağlanabilecek, en iyi yere taşınıyorsunuz. | Open Subtitles | .. كلاكما انتقل إلى ما يمكن أن يُقدّم لزوجين حديثي الزواج |
| Bu kadar kafam karışık konuştuğum için bağışlayın ama bütün bunlar birden beni çarptı. | Open Subtitles | اعذرني على حديثي في مثل هذا الأسلوب المرتبك لكن كل هذا داهمني فجأة |
| Ama bugün, bu konuşma ne yaptığımdan çok neden bunları yaptığım ile ilgili. | TED | لكن حديثي اليوم ليس حول ماذا أفعل وإنما لماذا أفعل هذه الأشياء. |
| yenidoğan sağlığı üzerine yaptığımız bazı çalışmalardan örnek vererek başlayayım. | TED | سأبدأ بمثال من بعض العمل الذي عملناه على صحة حديثي الولادة. |
| Ben artık bunu bitirmek istiyorum bu yüzden bugün seninle konuşuyorum. | Open Subtitles | ، وأريد أن أنهي الأمر وهذا هو سبب حديثي معك اليوم حسناً ؟ |
| Ben bir yazarım ve konuşmamı kendi yazdığım ve bu resimde gördüklerinizle yakından alakalı kısa bir paragrafı size okuyarak kapatmak istiyorum. | TED | أنا كاتب، وأريد أن أنهي حديثي بقراءة قطعة قد كتبتها والتي لها علاقة كبيرة بهذا المشهد. |
| Sanıyorum sürem bu kadardı, süremi aştım ve konuşmamı da burada bitiriyorum. | TED | أظن أن هذا نهاية وقتي, و تعديته, و سأنهي حديثي هنا. |
| konuşmamı bitirmeden önce bir söz söyleyerek aranızdan ayrılmak istiyorum. | TED | ,لكن قبل أن أنهي حديثي اليوم أريد أن أترككم مع مقولة |
| konuşmam dinlerin kadın başına bebek oranı üzerinde etkisiyle ilgili olacak. | TED | سيكون حديثي حول تأثير الديانات على عدد الأطفال لكل امرأة. |
| Bugünki konuşmam belki birkaçınızın çoktan duyduğu bir şey hakkında. | TED | حديثي اليوم حول شيء ربما إثنان منكم سمعوا به من قبل. |
| Bu dört şeyin hepsini aynı anda sunmanız gerekiyor ve bugünkü konuşmamın temeli bu; size her birini anlatmak. | TED | إنك بحاجة لفعل هذه الأمور الأربعة معًا وهذا هو ما أبني عليه حديثي اليوم، سأحدثكم عن كل أمر من هذه الأمور. |
| Fakat bunun bir de olumsuz yönü var, konuşmamın son kısmını bundan bahsetmek istiyorum. | TED | و لكن هناك جانب مظلم لهذا و هذا ما أريد أن أتحدث عنه في الجزء الأخير من حديثي |
| Bebek kanunu, Yeni doğanları korumak için tasarlandı, ailesini bulmamız için değil. | Open Subtitles | لقد وُضِع قانون الملاذ الآمن كي يحمي حديثي الولادة، وليس لمقاضاة الآباء. |
| Yeni doğanlardan biri buna benzer bir yerde bulundu. Bir doğum hastanesinde. | Open Subtitles | لقد وجد هؤلاء الأطفال حديثي الولادة في مكان كهذا، في جناح الولدة |
| Bana yaptığına bir bak. Hem de sadece biriyle konuştuğum için. | Open Subtitles | أنظري ماذا فعلت بي لمجرد حديثي مع شخص ما |
| MM: Dijital içeriğin bir başka fiziksel bir şey ile birleştirilmesi aura olarak isimlendiriliyor ve konuşma boyunca bu terimi kullanacağım. | TED | م.م. : وربط المحتوى الرقمي بشيءٍ ما محسوس هو مانطلق عليه aura أو الهالة ، و سأستخدم هذا المصطلح أثناء حديثي. |
| yenidoğan hastalıklarının tedavisi için inanılmaz bazı teknolojiler geliştirdiler. | TED | لقد صنعوا تقنيات رائعة لمعالجة أمراض حديثي الولادة. |
| Ben de aynı sebepten dolayı seninle konuşuyorum. | Open Subtitles | معرفة القصة الحقيقية حسناً، هذا نفس سبب حديثي معك |
| Burada, bir başüstü kamerası beni konuşurken ve kağıda birşeyler çizerken kaydediyor. | TED | هنا ، يوجد كاميرا فيديو فوقية تسجلني اثناء حديثي ورسمي على قطعة من الورق |
| Sözümü sakınmadan konuştuğum için biraz azarlanmayı hak ettim. | Open Subtitles | تلقيت بعض التأنيب بسبب حديثي الفظ قبلا |
| Şey, ben olay yerinde ilk memurlarla konuştum. Herhangi bir olağandışı? | Open Subtitles | في حديثي الأول مع الضابط في موقع الجريمة ــ هل هناك شيء غير مألوف |
| konuşmama ilk olarak bir grafikle başlamak istiyorum. | TED | أول شيء أريد أن أفعله اليوم هو أن أبدأ حديثي برسم بياني |
| Ama yine de siz beni konuşmadan çıkarınca, durum biraz garipleşmeye başladı. | Open Subtitles | لكن حالما تقاطعوا حديثي يا رفاق هذا عندما تصبح غريبه إلى حد ما |
| Birinci sınıf konuşmamdan bir gece once, ki bu konuşma Princeton'da 20 kişinin önünde | TED | وفي الليلة التي تسبق حديثي للسنة الأولى وحديث السنة الأولى في برينستون هو لمدة 20 دقيقة |
| bugünkü konuşmamda, size, mutluluk denkleminde oldukça önemli olduğunu düşündüğüm, bir değişkenden, aklın başka yerde olmasından kısaca söz ettim. | TED | في حديثي اليوم، أخبرتكم قليلاً عن شرود الذهن، وهو متغير تًبيّن بوضوح أهميته في معادلة السعادة. |