| Cezayir'liler, ülkenizi kurtarmak ve onun özgürlüğünü kurmak sizin görevinizdir. | Open Subtitles | أيها الجزائريون، من واجبكم إنقاذ بلادكم وإعادة حريتها |
| özgürlüğünü kazanmak için öldüreceğini herkese duyuran bir kadın var karşımızda. | Open Subtitles | هنا أمرأة, ترغب فى بقائها مشهورة ويمكنها ان تقتل لتحصل على حريتها |
| özgürlüğü için savaşan halklara yakınlık duyarız. | Open Subtitles | ونشعر بتعاطف طبيعى تجاه الشعوب التى تحارب من اجل حريتها |
| - Onun özgürlüğü tehlikede değil. | Open Subtitles | حريتها ليست على المحك كلاّ، ولكن سمعتها كذلك |
| Her seferinde de anılacak adlarımız, yurtlarına özgürlük getiren insanlar olarak. | Open Subtitles | كم سيتكرر ذلك.. كم سنذكر على أننا الرجال الذين أعطوا لبلادهم حريتها |
| Bir gün, Osmanlı sultası altındaki Yunanlılar'ın, özgürlüklerini geri almak için silâhlandıklarını öğrenmiş. | Open Subtitles | يوم ما ، تعلم ... أناليونان التي تقع تحت سيطرة العثمانيين ... تحتاجللسلاح لاستعادة حريتها |
| Çamaşırhanedeki kızlardan biri bunu yaptı ve şimdi özgür. | Open Subtitles | إحدى الفتيات بالمصنع فعلت ذلك والآن نالت حريتها. |
| Daha sonra tekrar gelirim. Ülkem özgürlüğüne kavuşuncaya değin dualarım kesilmeyecek. | Open Subtitles | دعواتى لن تتوقف حتى تحصل بلدى على حريتها |
| Kendi özgürlüğünden vazgeçtiği anlamına geldiğini bilmesine rağmen. | Open Subtitles | رغم أنها تعلم أنه يعني التخلي عن حريتها. |
| Bu kadarcık serbestlik tanımalıydım. | Open Subtitles | لقد أعطيتها حريتها |
| özgürlüğünü elde ediyor, ama yine öldürüyor? | Open Subtitles | ثم حصلت على حريتها, ورغم هذا, مازالت تقتل ؟ |
| Burada özgürlüğünü elde etmeyi başarmış genç bir kadın duruyor. | Open Subtitles | توجد معنا هنا امرأة استطاعت الحصول على حريتها |
| Ve rastgele olan zevklerini ve özgürlüğünü keşfetti. | Open Subtitles | وقد اكتشفت حريتها والملذه في كونها متحررة جنسيا |
| özgürlüğünü nasıl değerlendireceğini öğrenirdin. | Open Subtitles | ان اعرف ماذا ستفعله عندما تنال حريتها الجديدة؟ |
| Fakat o dişi tay, çalınan özgürlüğünü tahmin edebileceğinden daha çok seviyordu. | Open Subtitles | لكن تلك الامرأة أحبت حريتها المسلوبة أكثر مما يمكنك معرفته |
| Onu seviyor, ona saygı duyuyordu, ona özgürlüğünü kaybetmesi ile ilgili soru sorduğumda bana şöyle dedi: ''Anlayamıyorsun, değil mi? | TED | وتحترمه وتحبه، وأخبرتني حينما سألتها عن حريتها المفقودة، " أنتِ لاتفهمين، أليس كذلك؟ |
| Bunun iyi bir şey olduğuna emimim... çünkü onu elde tutmak için ona gerekli olan... özgürlüğü ne kadar vereceğini biliyor. | Open Subtitles | أنا متأكد أن ذلك شيء جيد جداً... كونه يبدو عارفاً كيفية التعامل معها.. وأن يعطيها حريتها التي تحتاجها بالفعل. |
| Yani Lussier'e özgürlüğü karşılığında onu mu verdi? | Open Subtitles | إذن هى تبادله مع "لوسيه" من أجل حريتها ؟ |
| Kitabı cömert bir şekilde özgürlüğü karşısında takas etmeyi teklif etti. | Open Subtitles | وهي تكرمت بعرضة في مقابل حريتها |
| On yıl boyunca Kaliforniya'ya özgürlük kazandırmak için savaştın. | Open Subtitles | لمدة عشر سنوات، وأنت تقاتل لتمنح "كاليفورنيا"حريتها |
| Kurtlar özgürlüklerini düzenli yemek ile takas ettiler. | Open Subtitles | قايضت الذئاب حريتها في مقابل وجبة ثابتة |
| Ben ona özgür hayatta bir yer kazanmaya çalışıyorum. | Open Subtitles | انا احاول ان القى الضوء على حريتها |
| özgürlüğüne değer veriyorsa, kimseye söylemeden iş birliği yapacaktır. | Open Subtitles | لو أنها تقدر حريتها سوف تجارينى بدون إخبار أى شخص |
| Annemin özgürlüğünden bir parçaydım. Ve o özgürlüğünden çok memnundu. | Open Subtitles | "كنتُ مُعلّقاً في حرية أمّي، بهجتها في حريتها." |
| Bu kadarcık serbestlik tanımalıydım. | Open Subtitles | لقد أعطيتها حريتها |