| Baban gittiğinde nasıl üzgün olduğunu hatırlıyor musun? | Open Subtitles | أتذكرين كم كُنتِ حزينه عندما رحل والدكِ؟ |
| Annen de üzgün, ama bütün gün yatakta değil. | Open Subtitles | ..امكِ حزينه أيضاً لكنها ليست في فراشها طوال اليوم |
| Annem bekledi ve öldü. üzücü ve basit. | Open Subtitles | أمى إنتظرته ثم ماتت و هى حزينه تجهل مصيره |
| Anne bu çocuktan hoşlanıyorum. Bu seni mutsuz ediyorsa üzgünüm. | Open Subtitles | امي ، يعجبني هذا الفتى وانا آسفه لجعلكِ حزينه |
| Baksana, sanki birşey onu endişelendiriyor. Çok hüzünlü görünüyor. | Open Subtitles | انظر اليها, يبدو ان شيء ما يضايقها فهي تبدو حزينه |
| - Mar, Üzgünsün. | Open Subtitles | مار , انت حزينه سوف اقوم بالقدوم |
| senin taşınıyor olman beni üzüyor. | Open Subtitles | أنا حزينه لأني أراكم تنتقلون جميعاً |
| Beni mutlu yapmaya çalışan bir aptal için üzülüyorum. | Open Subtitles | انا حزينه بسبب سخص كان يجعلني سعيده,احمق |
| üzgün değilim. Çocukların etrafında dolaşmamalı. | Open Subtitles | لستُ حزينه ، لا يجب ان يكون اخوكِ مع الأطفال |
| "Bana bir konuda söz verebilirsen eğer, şunun sözünü ver:" "üzgün olduğun, ya da kendine güvenini kaybettiğin..." | Open Subtitles | إذا كنتي سوف تعديني بأي شيء أوعديني حينما تكوني حزينه |
| Mutluyken nasıl bir anda üzgün olabiliyorsun? | Open Subtitles | ليس هذا.كيف يمكن ان تكوني حزينه وتصبحي سعيده فجاه؟ |
| üzgün olduğum zamanlarda bazen İngilizce'yi unutuveriyorum. | Open Subtitles | أحيانا عندما أكون حزينه لغتي الإنجليزية تختفي. |
| Aslında pek beni ilgilendirmez ama biraz üzgün görünüyorsun. | Open Subtitles | ربما هذا ليس من شأني , لكن تبدين حزينه أنا بخير , حقاً |
| Anita üzgün oldugunu düsündügü için neselenmen için beni senin yatirman gerektigini söyledi. | Open Subtitles | انيتا اعتقدك انكِ كنتِ حزينه لذا قالت انه يجب ان تنوميني |
| üzücü şeyler düşüneceğim ve aynanın önünde alıştırma yapacağım. | Open Subtitles | أنا سأفكر بأشياء حزينه ومن ثم سأتمرن أمام المرأه |
| Evet, ama daha okumadım. Çok üzücü. Tyler'ın arkadaşları da geldi. | Open Subtitles | نعم , ولكن لم اقراءه لان حزينه للغايه اوه, اصدقاء تايلر وصلوا يجب ان اذهب لاارحب بهم اسمحوا لي |
| "mutsuz fare, yaşar bu evde." "mutsuz fare, yaşar bu evde." | Open Subtitles | روح حزينه تعيش في هذا المنزل روح حزينه تعيش في هذا المنزل |
| "mutsuz fare, yaşar bu evde." "mutsuz fare, yaşar bu evde." Merhaba? | Open Subtitles | روح حزينه تعيش في هذا المنزل روح حزينه تعيش في هذا المنزل مرحبا؟ المدينه الصغيره جلينود بي |
| Artık hüzünlü şarkılar söylemem. Artık hüzünlü şarkılar söylemem. | Open Subtitles | لا يمكنني غناء هذا لا يمكنني غناء اغاني حزينه |
| Neden bu kadar Üzgünsün? | Open Subtitles | لماذا كنت حزينه |
| Ve bu da beni üzüyor. | Open Subtitles | وهذا مايجعلني حزينه. |
| Her ay, hamile kalamayacağımı fark edince tekrardan üzülüyorum. | Open Subtitles | شهر كل مجدداً حزينه أكون الحمل أَستطيع لا بأنني أعرف عندما حال أية على |
| Eee, bilirsiniz, eee, çok hoş, acıklı bir Zenci ilahisi vardır lvy'nin erkek kardeşi -- | Open Subtitles | هل تعلمين أن هناك أغنيه زنجيه حزينه روحيه أخو أيفي كان |
| Ve titretiyor, erguvani perdelerin ipeksi, kederli, belirsiz hışırtısı | Open Subtitles | وكل صوت خشخشة حرير حزينه من الستار القرمزي سبب لي قشعريره |
| O hala yasta. | Open Subtitles | هي لا تزال حزينه |
| Ölümüne üzüldüm, herkesin ölümüne üzüldüm. | Open Subtitles | انا حزينه لوفاتها ولموت الجميع |
| # Geçen gece çok üzgündüm | Open Subtitles | لقد كنت حزينه جدا الليله الماضيه |