| "...hassas, anlayışlı, sadık, saf ve tapan bir kadın kalbi!" | Open Subtitles | مرهف ، متجانس ، مخلص ، حسّاس قلب إمرأة مُعْجَب |
| Belki çok hassas sismik araçlarınız varsa, onu saptayabilirsiniz. | TED | ربما إذا كان لديك جهاز حسّاس جدًا لرصد الزلازل، قد تتمكن من رصده. |
| Genç beyin az miktarda nikotine karşı bile çok hassas ve kolayca bağımlı olabiliyor. | TED | عقل المراهق حسّاس جدًا، حتى ولو كان النيكوتين عند مستويات خفيضة وهذا يجعل الإدمان عليه سهلًا. |
| Belki uçuk gelecek ama, bunlara karşı duyarlı olduğumu hissediyorum. | Open Subtitles | هو قد يبدو نوع كوني لكن أعتقد أنا حسّاس إليهم. |
| Söylemesi zor. Huysuz görünümün altında aslıda çok duygusal biri. | Open Subtitles | من الصعب الجزم ، فخلف ذلك الرجل الفظّ إنسان حسّاس للغاية |
| Aşkım, çok hassassın ama biraz erkek olman konusunda ısrarcıyım. | Open Subtitles | يا حُبّي، أنتَ حسّاس للغاية، لكنّي أصرّ أن تتجلّد. |
| Zeki, nazik, hassas birisin ve sana karşı bir his var içimde... | Open Subtitles | لكني أعلم أنك جزَّار جيد أنت ذكي، رجل حسّاس, محترم |
| Kardeşimle konuşmam gereken hassas ve karışık bir konu var. | Open Subtitles | ثمة موضوع حسّاس ومحيّر يجب أن أناقشه مع أخي. |
| Kardeşimle konuşmam gereken hassas ve karışık bir konu var. | Open Subtitles | ثمة موضوع حسّاس ومحيّر يجب أن أناقشه مع أخي. |
| Böyle hassas olabileceğini nereden bilirdi? | Open Subtitles | الذي كَانَ أَنْ يَعْرفَ هو هَلْ حسّاس جداً؟ |
| Harika, hassas bir adam ve öldüren iblisle uğraşıyoruz. | Open Subtitles | عظيم، إننا نتعامل مع شيطان حسّاس وقاتل للرجال |
| Bu konu hakkında hassas olmana sebep olan bir şeyler var. | Open Subtitles | هناك مثل هذا شيء كما أنْ يَكُونَ حسّاس جداً حول هذه المادةِ. |
| Bu ilişki çok hassas dengelerle yürüyor. Lütfen işi karıştırmayın. | Open Subtitles | أصبحتُ a توازن حسّاس إِسْتِمْرار بهنا، كذلك لا يَعْبثَه فوق. |
| Ama ikinizin de çok hassas olduğunuzu artık bildiğime göre bir daha yapmam. | Open Subtitles | بتقليدِنا الصَغيرِ. لكن الآن بأنّني أَعْرفُ كلاكما حسّاس جداً، نحن لَنْ نَجْعلَ |
| Bak Ross, Sandy sadece hassas biri. | Open Subtitles | إسمع، روس، ساندي حسّاس. هذا كلّ ما في الأمر. |
| Hey, hassas olanlar ve fazla hassas olanlar vardır. | Open Subtitles | هنالك مَن هو حسّاس وهنالك مَن هو حسّاس جداً. |
| Fakat aslında, ben kendimi... duyarlı ve, zeki biri olarak görüyorum... fakat bir soytarının ruhuna sahip her zaman beni bunları yıkmaya zorlayan... hem de en hayati anlarda. | Open Subtitles | لكن في الواقع, أعتبر نفسي أنسان حسّاس و ذكي و لكن بروح المُهرج |
| Birçok insan için Marilyn tanıdık biri gibiydi, daha duyarlı konuş. | Open Subtitles | كثير من الناس شعروا بأنهم يعرفونها, ينبغي عليك أن تكون حسّاس حيال هذا |
| Sırf duygusal biri olduğumdan. Yemek Cuddy'nin kız kardeşinin evinde, bu da bizi tekrardan- | Open Subtitles | إلى جانب عشاء عيد الشكر، فالسبب أنّني حسّاس وحسب |
| Şu Donna Reed hakkında çok hassassın. | Open Subtitles | أنت حسّاس جداً حول موضوع دونا ريد. |
| Çok duyarlısın, Travis. İşte bu yüzden seçildin. | Open Subtitles | إنّكَ حسّاس جدًّا يا (ترافس) ولذلك اصطُفيتَ |
| Sanırım, sadece biraz daha fazla hassasım. | Open Subtitles | أَحْزرُ أنا مُجَرَّد حسّاس أكثر بعض الشيء الآن أَو شيء. |
| Babamın bu tür şeylere alerjisi var. | Open Subtitles | أبي حسّاس إلى الأشياء ذات الرائحة الكريهة |
| Ağlamıyorum. Sadece kaliteli ev eşyalarına alerjim var. | Open Subtitles | لا تَبْكِ، بِأَنِّي حسّاس للتَنفيض. |
| Sağlık ekibi, Sark'ın kullandığı bir şeye alerjik bir tepki verdiğini düşünüyor. | Open Subtitles | إعتقادات ميدتيتش هو لربما كان يعاني من ردّ فعل حسّاس إلى الشيء سارك إستعمل عليه. |
| Günün bir yarısını arkanı toplayarak, diğer yarısını bisküvin, çöp öğütme makinesinin bıçağını kırdı diye tamirciyle telefonda tartışarak geçirmesem alıngan olmazdım. | Open Subtitles | لَرُبَّمَا أنا سَأكُونُ أقل حسّاس إذا أنا مَا صَرفتُ النِصْف الذي اليوم يُطهّرُ بعد أن، والنصف الآخر على الهاتف برمي القمامةَ repairman |
| Çok alıngansın. | Open Subtitles | أنت فقط حسّاس جداً، رجل |