| Fiziki varlığım ve ben ofisimizde olacağız, eğer bize ihtiyaç duyarsanız. | Open Subtitles | حضوري المادي و أنا سنكون في مكتبي ؛ في حال تَحتاجَني |
| Adam bu odada, hem de benim huzurumda kolonicileri kaçmaları için yüreklendirdi. | Open Subtitles | في هذه الغرفة وفي حضوري إنه مذنب بتهمة التحريض على العصيان |
| Evet, aslında, bu yüzden bugün seni görmeye geldim. | Open Subtitles | أجل, في الحقيقة هذا سبب حضوري إلى هنا اليوم |
| Doktor sana neden benim de gelmemi istediğini söylemedi mi? Hayır. | Open Subtitles | ألم يعطك الطبيب أي تلميح عن سبب رغبته في حضوري معك؟ |
| Sakın benim yanımda birini övme! Öldüm mü ben? - Seni seviyorum. | Open Subtitles | لا تمتدحي شخصاً آخر في حضوري ، هل مت أنا ؟ |
| Böyle geldiğim için üzgünüm, ama bana beş dakika ayırsanız yeter. | Open Subtitles | أعتذر عن حضوري هكذا، أطلب سوى 5 دقائق من وقتك |
| Burada olmam seni affettiğim anlamına gelmiyor. | Open Subtitles | لا تعتقدون ان حضوري الي هنا يُعني انني صفحت عنكم |
| Bugün buraya gelmem sayesinde umarım gelecekte polis memurları rüşvet alındığını rapor etmeye çalıştığım için geçen beş yıl boyunca üstlerim yüzünden yaşadığım gerilim ve endişeyi yaşamazlar. | Open Subtitles | خلال حضوري هنا اليوم أتمني ألا يعيش ضباط الشرطة في المستقبل نفس الإحباط والقلق الذان تعرضت لهما |
| Film gecesini kaçırdığım için üzgünüm. | Open Subtitles | آسف لعدم حضوري ليلة مشاهدة الفيلم. لا تقلق. |
| New York'a geldiğimden beri aynı donu giyiyorsun. | Open Subtitles | لم أشاهدك تغير ملابسك التحتية قط منذ حضوري إلى نيويورك |
| Bildiğin gibi, onların yanındayken varlığım yardımcı olmanın tam zıddı demek oluyor. | Open Subtitles | وكما تعلمين .. حضوري بينهم .. سيُفهم بمعني أخر غير المساعدة |
| Genel olarak yürüdüm ama bilirsin, varlığım hissedildi. | Open Subtitles | وفي الغالب كنت امشي ولكن اهم شي حضوري الوجداني |
| "Bunun" huzurumda olmasına daha fazla katlanamayacağım! | Open Subtitles | لا يمكنني السماح لذلك الشخص في حضوري اطول من ذلك |
| Eğer bu genç yazar bir sepet ve örtü taşıyabiliyorsa, Bunu neden benim huzurumda yapmadığınızı anlam veremiyorum. | Open Subtitles | لا أرى مانعاً أن يستمر كلاكما في التدريب في حضوري |
| - Şimdilik yok. Bu yüzden geldim zaten. | Open Subtitles | لم نتعرف بعد, لكن هذا سبب حضوري. |
| Bu konuda size katılıyorum ama neden buraya gelmemi istediğinizi bir türlü anlamadım. | Open Subtitles | حسناً يمكن أن نتفق علي ذلك لكن , لا أفهم لما أردت حضوري |
| Yazar sepeti taşıyabilirse, benim yanımda da yapabilirsiniz. | Open Subtitles | حسناً، إذا إستطاع الكاتب الشاب أن يحمل بطانية وسلة لا أرى مانعاً أن يستمر كلاكما في التدريب في حضوري |
| Aslında sana tapuyu vermeye gelmiştim ama geldiğim gün evde yoktun. | Open Subtitles | في الواقع أتيت إلى هنا لأعطيك صك الملكية و لكن في يوم حضوري كنت خارج المنزل |
| Yoksa benim burada olmam seni sıkıyor mu? | Open Subtitles | أم هل تريد أن تقول أن حضوري هنا يزعجك؟ لا |
| - Çağrıldığımda gelmem gerektiğini biliyorum. | Open Subtitles | أعرف ما يكفي لأتي إلى هنا عندما طلبت حضوري. |
| Partini kaçırdığım için özür dilerim. | Open Subtitles | انا متأسفة جدا لعدم حضوري للحفلة |
| Buraya geldiğimden beri akla hayale gelmeyecek gizli ve kötü şeyler yaptım. | Open Subtitles | لم أقم إلا بالأعمال الماكرة والمشينة منذ حضوري هنا |
| Birkaç hafta erken Gelmemin sebebi düğüne yardım etmek istemiş olmam. | Open Subtitles | إذاً السبب في حضوري عدة أسابيع مبكراً هو أنني أريد المساعدة بحفل الزفاف |
| Elbette ki, varlığımı size zorla kabul ettirmek kabalığında bulunmayacağım. | Open Subtitles | بالتأكيد لن أكون فظاً لدرجة أن أفرض حضوري عليك |
| Çünkü FBI olarak orda bulunmamın getirdiği ağırlığı azaltabilir. | Open Subtitles | لأنها ستنقص من جاذبية حضوري كعميل فدرالي |
| gelemediğim için özürlerimi bildir Avukat Choi'ya. Merak etme. | Open Subtitles | فلتخبري المجامي شوي أنني آسفة لعدم حضوري. |